Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Herkese nasihat et!
3.08.2010

Cüneyd-i Bağdâdî "kuddise sirruh", henüz çocuk idi ki, dayısı Sırri Sekati hazretleri Onu yanına alıp Hacca gitti.

Mescid-i haramda dörtyüz âlim toplanmış, şükrün tarifini yapıyorlardı.
Bir kenara oturup dinlediler.
Dörtyüz tarif yapıldıysa da, yine de tam tarifi yapılamamıştı.

Sırri Sekati hazretleri, yeğenine;
- Kalk Cüneyd, sen de bir tarif yap, dedi.

Hazret-i Cüneyd;
- Peki dayıcığım, deyip kalktı.

Ve yüksek sesle;
- Şükür, Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, O'nun emrettiği yerde kullanmaktır, dedi.

Âlimler, bu tarifi çok beğenip;
- Şükrün mânâsı şimdi tamam oldu, dediler.

SABAH AKŞAM TÖVBE EDİN!

Bir gün bu zâtı sevenlerden biri;
- Efendim, ölüm zamanında, Azrâil "aleyhisselâm" göründükten sonra tövbe kabul olur mu? diye sordu.

Cevabında;
- Evet, bu, Allahü teâlânın bu ümmete mahsus bir ihsanıdır, buyurdu.
- Öyleyse her gün yerine, öleceğimiz zaman toptan tövbe etsek olmaz mı efendim?

Mübarek zât sordu ona:
- Senin mesleğin nedir?
- Terzilik efendim.

- Ne zamandan beri bu işi yapıyorsun?
- Yirmi senedir.

- Terzilikte en kolay şey nedir?
- Kumaş kesmek efendim.

- Peki, ölüm ânında kumaş kesebilir misin?
- Hayır, bu imkânsız efendim.

O zaman kendisine;
- Peki, yirmi yıldır yaptığın bir şeyi ölüm ânında yapamazsan, hiç yapmadığın bir şeyi nasıl yapacaksın kardeşim? buyurdu


www.gonulsultanlari.com