Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Asi gencin tövbesi
22.10.2010
Ebû Türab Nahşebi hazretlerinin evinin yanında, bir kadınla genç bir oğlu yaşıyordu.
Bir gün sesler duydu o taraftan.
"Neler oluyor?" diye merak edip gitti.
Gördü ki, o kadınla birkaç erkek tartışıyorlar.
Kadın, Onu görünce;
- Ey komşu, oğlum içki içtiği için bunlar bizi mahalleden çıkarmak istiyorlar. Ama oğlum çok hasta. Bu hâlimizle nereye gidebiliriz? Ne olur, bana yardım edin! diye yalvardı.
Acıdı kadıncağıza.
O kimselere dönüp;
- Duydunuz işte, çocuk hastaymış. Ya ölür, ya da tövbe eder. Ölürse mesele yok. Eğer tövbe etmezse, o zaman çıkarırsınız, buyurdu.
Sonra kadına dönüp;
- Oğlunu bir göreyim, deyip, içeri girdi.
Delikanlı bu zâtı görünce, ağlayarak;
- Yâ ilâhî, ne kadar şefkatli ve kerîmsin ki, benim gibi asi bir kulun duâsını kabul ettin, sana şükürler olsun, dedi.
Sordu mübarek zât:
- Ne duâ etmiştin?
- İki şey istemiştim efendim. Birincisi, ölmeden Ebû Türab hazretlerini göreyim. İkincisi, o zâtın yanında tövbe edip, sonra vefat edeyim. Birinci duâm kabul oldu. Bilmem, ikincisi kabul olur mu?
- Neden olmasın evlâdım?
- Günahım çok. Tövbem kabul olur mu?
- Elbette, buyurdu. Hak teâlâ, halisen tövbe eden kulunu elbette affeder.
Günahkâr genç;
- Anneciğim, beni yere indir, dedi.
Ve yüzünü gözünü toprağa sürerek;
- Ey Allah'ım! Günahım pek çok. Ama senden başka gidecek kapım da yok. Pişmanım. Şu, toprakla bir olmuş kulunu affeyle! diye yalvardı.
Bu haldeyken teslim etti rûhunu.
Ve affedilmiş olarak kavuştu Rabbine.
www.gonulsultanlari.com