Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Beni kabul ediniz!
9.07.2011

Peygamber Efendimiz dâr-ı bekâya intikal edince, eshâb-ı kirâm toplanıp, hazret-i Ebû Bekr'i ittifakla halîfe seçtiler.

Seçim işi bitince, yeni halîfe hazret-i Ebû Bekir;
"Ey müslümanlar! Beni halîfe seçtiniz, ama ben, sizin en iyiniz değilim, kabul edin!" dedi.

Hazret-i Alî radıyallahü anh, hemen karşısındaydı. "Seni, Resûlullah geçirdi önümüze. Geri çekmek kimin haddine!" dedi

Ve hazret-i Sıddîk başladı vazîfeye. Bir yandan da geçim için ticâret yapıyordu. Sahâbenin seçkinleri birleşip çıktılar huzûruna:
"Ey halîfe! Senin ticâret yapmana râzı değiliz" dediler.

Halîfe hazretleri; "Geçim için mecburum" deyince, "Beytülmal'dan maaş verelim. Hep devlet işleriyle uğraş" dediler.

Ve günlük "İki dirhem" ücret tâyin ettiler.
Ancak Halîfe; "Bu ücret bana fazla" diyerek itiraz etti. O zaman "bir dirhem iki dank"a indirince, kabûl edip, bıraktı ticâreti.

Ancak aldığı ücretleri bir testiye atar, geçimini şahsî servetiyle karşılardı.
Vefâtı yaklaşınca, hazret-i Âişe'yi çağırdı huzuruna. Geldiğinde, testiyi Onun önüne döküp;
"Ey kızım, bu paralar, beytülmaldan aldığım ücretlerdir. Ölürsem, bu testiyi al, Ömer'e götür ver, fukarâya dağıtsın" buyurdu.

Çok geçmeden vefât etti. Hazret-i Âişe o testiyi hazret-i Ömer'e götürüp, önüne döktü ve;
"Bu paralar, babamın beytülmal'dan aldığı ücretlerdir. Babamın vasiyyeti üzerine size getirdim. Fukarâya dağıtmanızı söylemişti" dedi.

Hazret-i Ömer ağlayıp; "Ey kardeşim Ebû Bekr! Senin gittiğin yoldan kim gidebilir? Bize, çok ağır bir yük bırakıp vedâ ettin!" dedi. Gözyaşları sakallarını ıslatmıştı.


www.gonulsultanlari.com