Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Evlerimiz karşılıklıydı
29.08.2011

Dâvud-i Tâî hazretlerinin sevdiklerinden Ebû Hâlid anlatıyor:

Evimiz, Hazret-i Dâvûd'un eviyle karşı karşıya idi. Ben, gecenin hangi saatinde uyansam, Dâvûd-i Tâî hazretlerinin ışıklarını yanar vaziyette görür, içerden duâ ve ağlama sesleri işitirdim. O, geceleri hiç uyumazdı" demiştir.

KAPISI YOKTU

Ebû Yahyâ, bir gün Dâvûd-i Tâî hazretlerinin evine gitmişti. Gördü ki, evinin ba'zı yerleri yıkılmış. Eşya olarak kerpiçten bir yastığı, bir testisi, bir de ekmek torbası var. Evinin kapısı da yoktu.

Kendisine;
"Vahşi hayvanlar eve girip, size bir zarar verebilir. İzin verirseniz, bir kapı getirip takalım" dedi.
Cevâbında;
"Siz beni, dünyâ vahşîlerinden korumak istersiniz. Peki kabirdeki yılan ve çıyanlardan beni kim koruyacak? Halbuki kabirdekiler, dünyâdakilerden kat kat daha şiddetlidir" buyurdu.

KURTULDUM

Sevenlerinden biri anlatıyor:

Bir gece rü'yâmda Dâvûd-i Tâî hazretlerini gördüm.

Bana bakıp;
"Şu anda dünya zindanından kurtuldum" dedi.

Sabah olunca evine gittim, vefât etmiş olduğunu gördüm. Vefât haberi Bağdâd'ta duyuldu.
Cenâzesini taşımakla şereflenmek için binlerce insan toplandı.

Kabri başında İbn-i Semmâk;
"Ey Dâvûd! Kabir zindanına girmeden, kendini dünyâda hapsettin. Hesap günü gelmeden, kendini hesaba çektin. Bugün de Allahü teâlânın rahmetine ve Cennetine kavuştun" dedi.


www.gonulsultanlari.com