Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ben namaza durunca
10/12/2011
Hasan-ı Basrî hazretlerini seven bir zat anlatıyor:
Hasan-ı Basrî'nin de bulunduğu bir kâfile ile hacca gidiyorduk. Çöl ortasında fecî halde susadık. Bir müddet sonra bir kuyuya rastladıksa da su derindeydi, yanımızda kova ve ip de yoktu.
Hasan-ı Basrî;
"Ben namaza durunca, siz suyunuzu için" dedi ve namaza durdu. O anda su, kuyunun ağzına kadar yükseldi. Kana kana içtik.
Susuzluğumuzu giderdik. Ancak arkadaşlarımızdan biri, kabına da su doldurunca su kuyunun dibine çekildi.
Büyük Velî;
"Allahü teâlâya sağlam bir tevekkülle bağlanmış olsaydınız, su kuyunun dibine inmezdi" buyurdu.
Oradan ayrıldık.
Sonra da acıktık.
Hasan-ı Basrî hazretleri yolda bir hurma bulup, bize verdi. Hepimiz sırasıyla o hurmadan yedik ve doyduk. Üstelik çekirdeği de "altın" çıktı.
Onu Medîne'de satıp bir kısmı ile yiyecek aldık, kalan kısmını da fakirlere dağıttık.
NİÇİN GÜLERSİN?
Hasan-ı Basrî hazretlerinin de bulunduğu bir meclisde bir genç bol bol kahkaha atıp gülüyordu.
Hasan-ı Basrî hazretleri onu yanına çağırıp;
"Oğlum Sırat'ı mı geçtin?" diye sordu.
Delikanlı;
"Hayır" dedi.
"Öldüğünde gideceğin yerin Cennet mi, yoksa Cehennem mi olacağını biliyor musun?"
"Hayır, bilmiyorum".
Hasan-ı Basrî;
"O halde bu kahkaha nedir evlâdım?" dedi.
Genç mahcup vaziyette ayrıldı oradan. Ondan sonra bir daha güldüğü görülmedi.
www.gonulsultanlari.com