Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Cehennemi getirin!
10/22/2011

Mahşer günü, Hak teâlâ;
"Cehennemi getirin!" diye emreder meleklere.

Vazîfeli melekler, derhal gidip, bu emri Cehenneme bildirirler.
Cehennem;
"Hak teâlâ beni niye çağırıyor?"
diye sorar.

Melekler;
"Seninle kâfirlerin cezâsını verecek. Sen, bunun için yaratıldın" derler.
Ve onu, yetmişbin zincirle tutup çekerler.

Cehennemin öyle şiddetli sesi ve ateş saçması vardır ki, yedi kat gökleri siyâh dumana boğar.
Bir ara kurtulur meleklerin ellerinden. Gümbürtüsü ve şiddeti öyledir ki, bir yıllık mesâfedeki mahşer meydanında duyulur.

Ehl-i mahşer, korkudan ne yapacaklarını bilemezler.
Birbirlerine sarılıp; "Bu ses nedir?" diye sorarlar.

Kendilerine cevâben; "Cehennem, meleklerin elinden kurtulmuş, buraya geliyor!" denir.
Bunu duyanların dizlerinin bağı çözülüp, oldukları yere yığılırlar.

Peygamberlere bile korku gelir. Herbiri Arş-ı âlâya sarılıp; "Nefsî, nefsî" derler.
Yâni "yâ Rabbî! Bugün nefsimden başka birşey istemem!" diye yalvarırlar.

Sevgili Peygamberimiz ise;
"Ümmetî, ümmetî" der.
Yâni "yâ rabbî! Ümmetime selâmet ver!" diye niyâz eder.

O anda Cehennemden öyle korkunç sesler çıkar ki, mahşer halkı, korkudan yüzleri üzerine kapaklanırlar. O gün, Allahtan gayri kimseden ümit yoktur.

İşte o kritik anda, Peygamberimiz arslan gibi ortaya çıkar ve derhal Cehennemi durdurup;
"Git yerine! Tâ ki, ehlin güruh güruh sana gelsinler!" diye emreder.

Cehennem; "Başüstüne yâ Muhammed!" der ve oradan uzaklaşır. Bu şefkati gören mahşer halkı; "Ne merhametli bir Peygamber!" derler.


www.gonulsultanlari.com