Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bedir esîrleri
23.10.2011
Resûlullah Efendimiz, Bedir harbinden zaferle dönmüş, "yetmiş" de esîr alınmıştı kâfirlerden. Bu esîrlerin ne yapılacağı hakkında bir vahiy olmayınca, Eshâbiyle istişâre edip, karar verdiler: Efendimiz Ona;
Esîrler, fidye karşılığı serbest bırakılacaktı.
Aralarında Resûlullahın amcası Abbâs da vardı.
"Yâ Abbâs! Kendin ve Ukayl için fidye ödeyeceksin!" buyurdular.
Abbâs cevâben;
"Ben mü'minim. Kureyş, beni zorla getirdi" dedi.
"Mü'min olduğunu Allah bilir. Zâhirde aleyhimizdesin. Bunun için fidye vermelisin" buyurdular.
Abbâs boynunu büküp;
"Param yok ki ne vereyim?" dedi.
"Hiç mi paran yok?"
"Sekizyüz dirhemim vardı. Onu da ganîmet olarak siz aldınız".
"Peki, o altınları niçin söylemiyorsun?"
Abbâs şaşırdı:
"Hangi altınları?"
"Hani Bedir'e gelirken hanımına verdin de; "eğer geri dönemezsem, şu kadarı senin, şu kadarı da Fadl, Kusem ve Abdullahın" demiştin. İşte o altınları soruyorum".
Abbâs hayretler içinde;
"Yâ Muhammed! O vakit odada ikimizden başka kimse yoktu. Sen bunları nereden biliyorsun?" diye sordu.
Efendimiz aleyhisselâm;
"Rabbim bildirdi" buyurunca;
"Öyleyse hak Peygambersin!" dedi ve müslümân oldu.
Efendimiz; "Îmânını gizle!" buyurdular.
Ve Mekke'de vazîfe verdiler kendisine. Şöyle ki;
Oradaki mü'minlere göz kulak olacak ve müşriklerin arasında dolaşıp, olup biteni gizlice Resûlullaha bildirecekti. Vazîfesini yapıp, çok duâsını aldı Efendimizin.
www.gonulsultanlari.com