Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Babam seni çağırıyor
26.11.2011

Hâlid bin Saîd radıyallahü anh gizlice îmân etmiş, Mekke'nin gözden saklı yerlerinde gizli gizli ibâdet ediyordu.
Babasınınsa haberi yoktu îmân ettiğinden. Bir gün, yine tenhâ bir yerde namâz kılıyordu ki, diğer kardeşinin nefes nefese geldiğini farketti.
Çocuk geldi.
Ve seslendi:
"Hâlid! Babam seni çağırıyor!". Hâlidin benzi soldu birden. Çünkü babası, azgın bir din düşmanıydı. Korku içinde gitti. Adam Hâlidi görür görmez gürledi âdeta: "İşittiğim doğru mu?" "Evet baba doğru" "Muhammedin dînine mi girdin?". "Evet".
Adam çıldırdı.
"Çabuk vazgeç!"
Hâlid herşeyi göze alıp; "Hayır, vazgeçmem!" dedi. Adam, elindeki kalın sopayı indirdi Hazret-i Hâlidin başına. "Seni inatçı evlât! Bundan sonra sana aş ekmek yok!" Hazret-i Hâlid; "Hiç mühim değil. Benim rızkımı Allah verir" deyince, adam iyice çıktı çileden.
Sopayla dövdü.
Mahzene tıktı.
O kadar vurdu ki, elindeki kalın sopa, üstünde parçalandı genç sahâbînin. Hazret-i Hâlid, kanlar içinde kaldı. Mahzen de havasız ve karanlık bir yerdi. Üstelik daracıktı. Ama gönlü genişti Hâlidin, gökler kadar. Ama babası?
Hastalandı.
Yatağa düştü.
Müslümânlara olan düşmanlığı giderek artıyordu. Bir gün, yumruklarını sıkıp; "İyileşirsem, hepsini öldüreceğim!" dedi. Onun bu zâlim niyeti, Hâlidin kulağına ulaşınca çok üzüldü. "Ya iyileşirse?" dedi.
Bu, ihtimaldi.
Ama olabilirdi.
Bu endîşeyle kaldırdı bir gün ellerini. "Yâ Rabbî! Hasta yatağından kaldırma babamı!" diye yalvardı. Mazlumun duâsı perdesiz ulaşırmış Allaha. Adam kalkamadı yatağından.


www.gonulsultanlari.com