Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Sen ağlıyor musun yâ Âişe?
22.04.2014

Efendimiz’le Hazret-i Âişe bir gece başbaşa oturuyorlardı. Resûl-i Ekrem, mübarek başını Hazret-i Âişe'nin kucağına koydu.
Yıldızları seyre koyuldu.
Hazret-i Âişe ise dolunayı seyrediyordu.
Resulullah’ın nur cemali, dolunaydan daha nurlu ve parlak göründü kendisine.
Duygulanıp ağladı.
İki damla gözyaşı Efendimiz’in nur yüzüne damladı.
Efendimiz sordu:
“Sen ağlıyor musun yâ Âişe?”
“Evet yâ Resulallah!”
“Niçin ağlıyorsun?”
“Senin cemalini, dolunay'dan daha parlak gördüm de onun için yâ Resulallah!”
“Şaştın mı buna?”
“Evet şaştım yâ Resulallah!”
Buyurdu ki:
“Hiç şaşma yâ Âişe! Çünkü ay'ın ve güneş'in nurunu da benim nurumdan yarattı Hakk teâlâ.”
Hazret-i Âişe sordu:
“Siz neye bakıyordunuz yâ Resulallah?”
Efendimiz:
“Yıldızlara bakıyordum. Eshabımdan biri var ki onun ibadetleri yıldızlar adedince gökyüzüne yükseliyor. Onu düşünüyordum” buyurdu.
Hazret-i Âişe:
"Bu, babam olabilir" diye düşünüp sordu hemen:
“O kimdir yâ Resulallah?”
Efendimiz:
“Ömer'dir. Ama onun bütün sevapları, babanın sevapları yanında denizde damla bile değildir” buyurdular.


www.gonulsultanlari.com