Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Urun kahraman dadaşlarım!
17.06.2014
(Dünden devam)
Nihayet Miralay Bahri Bey'in sesi duyuldu:
“Hücuum!”
Sanki aslan kesilmişti Erzurum’un dadaşı.
Haykırdı Bahri bey:
“Urun hâ gardaşlarım! Urun kahraman dadaşlarım!”
Allah yardım etti.
Kovdular moskofu.
Kurt İsmail Paşa, Ahmed Muhtar Paşa'ya anlatıyor:
“Paşam! O sabah, ezanı okuyan fedai, Miralay Bahri Bey'in birliğinden bir yiğitti. Düşmana öyle saldırırdı ki sormayın. Dikkat ettim, elinde silah bile yoktu. Taşla kovalıyordu düşmanı.”
Merak etti:
“Taşla mı?”
“Evet paşam. Attığı her taş, bir moskofu haklıyordu. Gözlerime inanamıyordum. Şaşılacak bir şey daha var paşam.
“Nedir o?”
“Kendisi eğilip de taş almıyordu yerden. Elindeki taşı fırlatınca, yerden ikinci bir taş yükseliyordu elinin hizasına. Taş, havada duruyor, O da onu alıp düşmana vuruyordu.
Kendi kendime:
‘Bu, alelade bir insanın yapacağı iş değil’ diye düşündüm şahsen.”
Ahmed Muhtar Paşa bunları dinleyince, gözyaşlarını tutamadı.
Ağlamaklı bir sesle:
“Bire gardaş desene, bu cenkte erenler de bizimle birlikteymiş” dedi.
Ve emretti.
Osman Bedreddin'i, tabur İmamlığına tayin ettiler. O, artık İmam Efendi idi.
www.gonulsultanlari.com