Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ben de seni bekliyordum.
2/1/2015
Ahmed Raufi Efendi, 1600’lü yıllarda İstanbul’da yaşadı.
Üsküdar'da vefat etti...
Kabr-i şerifi Koca Sinan Paşa câmii bahçesindedir.
Ahmed adında bir genç, bu zatı merak edip ziyaretine gitti bir gün.
İlk defa görecekti kendisini.
Mübare yaşlıydı.
Doksanın üzerindeydi yaşı.
Genci karşısında görünce ismiyle hitap edip “Hoş geldin Ahmed evlâdım. Ben de seni bekliyordum” dedi.
Sonra yerinden kalktı.
Ve sevgiyle kucakladı.
Müsafaha ederken gencin elini öyle kuvvetli sıktı ki, kemikleri birbirine geçti delikanlının. Hatta bağırmamak için zor tuttu kendisini.
Çok şaşırmıştı!
Mübarek farketti.
Ve sordu hemen:
“Hayret ettin değil mi?”
“Evet efendim, çok şaşırdım!”
“Bu kuvvet, gençliğimdeki kuvvettir evlâdım... Hiç değişmedi.”
Merakla sordu genç:
“Bunu neye borçlusunuz hocam?”
“Helâl lokma yemeğe” buyurdu.
Sonra sohbet ettiler.
Delikanlı zevkle dinliyordu.
Sonunda gence dönüp;
“Sözün özü şudur ki; ahirette cehennemden kurtulabilmek için İslâmiyyete yapışmaktan başka çare yoktur. Asıl iş; İslâmiyet’i öğrenmek ve ona göre yaşamaktır” buyurdu.
www.gonulsultanlari.com