Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2011 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Bir kerâmet
5/10/2011

Sehl bin Abdullah Tüsterî hazretleri ölüm hastalığında son nefeslerini veriyordu ki, talebeleri;
"Efendim, yerinize kimi bırakıyorsunuz?" dediler.

Mübârek gözlerini açıp;
"Şâd-ı dil'e bırakıyorum" buyurdu.

Talebeler, şaşkın halde birbirlerine bakıp;
"Hocamızın herhalde aklı gitti" dediler.
Zîrâ bir kâfirin ismiydi bu.

Çok büyük şaşkınlık hâsıl olmuş, herkes Onun bu sözünü başka yorumluyordu.
Sesler yükselince;
"Kalkınız, bana Şâd-ı dil'i çağırınız!" buyurdu.

Önce tereddüt ettiler.
Sonra koşup çağırdılar.

Az sonra Şâd-ı dil gelip,
büyük Velînin yanına oturdu.

Mübârek, yatağından doğrulup;
"Ey Şâd-ı dil, dünya'dan ayrılıyorum. Benden sonra minberime çık ve insanlara vâz-ü nasîhat et!" buyurdu.

O da şaşırdıysa da;
"Peki olur" dedi cevâben.
O gün hazret-i Sehl
göçtü bu dünyadan.

Üç gün sonra ikindide Şâd-ı dil
gelip, cemaat arasına oturdu.

Başında sorgucu vardı.
Belinde ise zünnarı.

Bu kâfir kıyâfetiyle çıktı minbere.
İnsanlar, kendisine hayret

nazarlarıyla bakarken;
"Ey Müslümanlar! Ey Sehl-i Tüsterî'nin kıymetli cemaati!"
diye seslendi cemaate.

"O büyük zât, vaktiyle bana; "Ey Şâd-ı dil! Ne zaman aramıza katılacaksın? Ne zaman îmân edip, zünnarını atacaksın?" demişti. İşte ey Müslümanlar, o vakit şimdi geldi ve
ben de sizin gibi Müslümanım" dedi.

Ve başından "sorguc"unu, belinden "zünnar"ını çıkarıp fırlattı bir kenara.
Dediği olmuştu mübârek zâtın.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
15.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı