Bir kimse, Dâvûd-i Tâî hazretlerinin yanına gelip, Onu seyretmeye başladı.

Bunun üzerine o kimseye;
"Bilmiyor musun, çok konuşmak kadar, çok bakmak da hoş değildir?" buyurdu.

Biri de nasîhat istdiğinde;
"Münker ve Nekir melekleri seni bekliyor, cevâbını hazırla!" buyurdu.

EN GÜZEL İŞ

Kûfe'de bir cenâzeyi defnettikten sonra, cemaat Dâvûd-i Tâî hazretlerininn etrâfına toplanıp;
"Bize nasîhat eder misiniz?" dediler.

O büyük zât da;
"Ömür büyük sermâyedir, onu boşa harcamayın. En güzel iş, İslâmiyeti iyi öğrenmek, başkalarının öğrenmsine vesîle olmak ve bu bilgisiyle amel etmektir" buyurdu.

PİŞMAN OLUNACAK

Dâvûd-i Tâî hazretleri bir gün;
"Kardeşlerim! Kabirdekiler, dünyada işledikleri günahlar için kabirlerinde acı azâblar çeker ve; "Niçin bunca günahı işledim" diye büyük pişmânlık içindedirler. Dünyâdakiler de, kabirdekilerin bu pişmânlığını bilmedikleri için hep günah işlerler. Halbuki onlar da ölünce, çok pişmân olacak, "Âh keşke hiç günah işlemeseydim" diyeceklerdir" buyurdu.

MÜSLÜMAN KİMDİR?

Bir gün de bâzı gençler;
"Müslümân kime denir?" diye sordular.

Cevâbında;
"Îmân edip de kendini İslâmyiyete uyduran kimse, Müslümândır. Ama İslâmiyyete uymayıp da, İslâmiyeti kendi arzûsuna ve keyfine uydurmak isteyenler, Müslümân değildir" buyurdu.