Hammâd bin Seleme hazretleri anlatıyor: Allahü teâlâ, Cennet ehlinden bir kimseyi çağırıp; "Yerin nasıldır?" diye sorar.

O kimse;
"Çok iyidir yâ Rabbî, büyük ni'metler içindeyim" der.

Hak teâlâ;
"Benden ne istersin?" buyurunca; "Yâ Rabbî, dünyâya geri dönüp, senin rızân için şehîd olmak istiyorum. Zîra şehîdlerin yüksek derecelerini görüyor, onlara imreniyorum" der.

YERİN NASILDIR?

Allahü teâlâ Cehennem ehlinden de birisini çağırıp; "Yerin nasıldır?" diye sorar.

O kimse;
"Çok fenâdır yâ Rabbî. Şiddetli azâbtayım" der.

Allahü teâlâ;
"Dünyâda iken yeryüzünün tamamı senin için altın olsaydı, o altınları ne yapardın?" diye sorar.

O kimse;
"O altınların tamamını fidye olarak verip, bu şiddetli azâbdan kurtulmayı isterdim" der.

Allahü teâlâ;
"Yalan söylüyorsun. Çünkü dünyâda iken bu azâbdan korunman için senden az birşey istedim, vermedin. Onun için sen bu azâbda kal" buyurur.

O NEDİR Kİ?

Cennette bir münâdi;
"Ey Cennet ehli, Hak teâlâdan bir dileğiniz var mı" diye seslenir.

Cennet ehli;
"Rabbimiz bizi Cennetine koydu, daha ne isteriz?" derler.
O anda perdeler kalkıp Allahü teâlâyı müşâhede ederler ki, sekiz Cennette bundan daha zevkli bir şey yoktur.