Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2011 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Sıkıntı, işkence, çile
10/27/2011

Efendimiz aleyhisselâm, bir gün mücessem nur misâli Kâbe'ye yürüdü.
Orada Rabbine yalvaracak, kulların hidâyete gelmesi için duâ edecekti.

Bir gurup müşrik de, Kâbe yanında toplanmış, buna mâni olmanın hesâbını yapıyorlardı.
Onlara göre, bu gidişe Dur! demeliydi.
Her imkânı kullanmalı, söndürmeliydi bu yanan meş'aleyi.

Hattâ vücûdunu ortadan kaldırmalıydı Muhammed'in aleyhisselâm.
Onlar böyle konuşurken, Efendimizi gördüler tavafta.

Eh, fırsatı yakalamışlardı.
Koşup üstüne çullandılar.

Amân Allahım, bu ne kin!
Bu ne düşmanlıktı böyle.
Boğmak, öldürmek niyetindeydiler.

İki cihânın Sultânı zor nefes alıyordu.
O sırada hazret-i Ebû Bekir radıyallahü anh oradan geçiyordu ki, uzaktan itişip kakışmakta olan bir topluluk gördü.
Evet, bir gurup müşrik, Efendimizi tartaklıyorlardı.

Bunu fark edince;
"Durun! Ne yapıyorsunuz, size âlemlerin Rabbinden âyet getiren birini mi öldüreceksiniz?" diye bağırdı.

Bu sözler, müşriklerin yüzünde bir kamçı gibi şakladı.
Efendimizi bırakıp, Ona çullandılar bu sefer.

Kimi sakalını yoluyor, kimi tekme savuruyordu.
O sırada Teym oğullarından bâzıları yetişip, Onu bir çarşafın içinde evine götürdüler.
Mübârek, aldığı darbelerle bayılmıştı.

Komadan çıktığında, henüz îmân etmemiş annesi vardı başucunda.
Kadıncağız, Onda hayat emâresi görünce, kulağına eğilip;
"Bir isteğin var mı?" diye sordu.

Mübârek sahâbî, zor duyulan bir sesle;
"Resûlullah nicedir, ne yapar, ona da saldırmışlardı" diyebildi ancak.

İşte gerçek muhabbet.
"Aşk" dedikleri şey bu olsa gerek.


 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
15.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı