Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2011 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Adâletin böylesi
11/11/2011

Hazret-i Alî radıyallahü anh halîfeliği zamanında zırhını kaybetmiş, çok aradıysa da bulamamıştı. Bir gün Kûfe'de iken o zırhı bir yahûdînin elinde gördü.
Yanına gitti.
Kendisine;
"Bu zırh benimdir, böyleyken sende nasıl oluyor?" buyurdu. Yahûdî ise; "Hayır, bu benim zırhım" dedi.
Hazret-i Alî;
"Benimdir" dedi.
O yine diretince; "Gel öyleyse kadıya gidelim" buyurdu. Ve birlikte Kâdı Şüreyh'e gittiler.
Kâdı suâl etti:
"Mesele nedir?"
Hazret-i Alî; "Bu kişinin elindeki zırh benimdir" dedi. Kadı Şüreyh yahûdîye döndü:
"Sen ne diyorsun?"
Yahûdî cevâbında;
"Hayır, bu zırh benimdir, şimdi de benim elimdedir" dedi. Kadı, hazret-i Alî'ye sordu:
"Şâhidin var mı?"
Hazret-i Alî;
"Âzâdlı kölem Kanber ve oğlum Hasan, o zırhın benim olduğuna şâhiddirler" buyurdu.
Ama kabul görmedi.
Zîra kadı Şüreyh;
"Oğulun babaya şâhitliği câiz değildir, başka şâhit göster" dedi. Yahûdî bu konuşmaları dinledi.
Çok duygulandı.
Sesi titreyerek;
"Efendiler! Mü'minlerin emîri, beni kendi hâkimine götürdü. Ama görüyorum ki, kendi hâkimi kendisinin aleyhine hüküm veriyor. Böyle bir adâleti ancak hak dîne inananlar yapabilir" dedi.
Şehâdet getirdi.
Müslümân oldu.
Sonra da; "Ey mü'minlerin emîri! Bu zırh senindir. Zîrâ senin devenden düşmüştü de ben almıştım" dedi.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
15.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı