Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2011 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Cömertliğin böylesi
11/19/2011

Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin, ve Abdullah bin Ca'fer, "radıyallahü anhüm" uzun bir sefere çıkmışlardı. Az sonra acıktılar. O yerde bir kadın görüp; "Hiç yiyecek birşeyin var mıdır?" diye sordular.
Kadın cevâben;
"Evet var" dedi.
Tek koyunu vardı, kesip doyurdu onları. Aradan yıllar geçti, bu kadıncağız fakîrleşip, maîşet için Medîne'ye geldi. Hazret-i Hasan bir görüşte tanıdı kadını.
Bin koyun verdi.
Bin adet de altın.
Sonra kardeşi Hüseyin'e gönderdi. Hazret-i Hüseyin sordu: "Hasan ne verdi sana?". "Bin koyunla, bin altın" deyince, hizmetçisine; "Bana bin altın getir!" dedi
O da peki dedi.
Ve getirip verdi.
O bin altını kadına verdi. Bin adet de koyun vedeceğini vâdedip Abdullah bin Ca'fer'e gönderdi. O da sordu kadına: "Hüseyin ne verdi sana?"
"Bin altın, bin koyun".
"Pekâlâ" dedi.
O da bin altın'la bin koyun verip, gönderdi kadıncağızı.

NİÇİN AĞLARSINIZ?

Bir gün hazret-i Hasan "radıyallahü anh" ağlıyordu. "Niçin ağlarsınız?" dediler. Derinden bir "Âh!" çekip, "Bize yazıklar olsun" dedi.
Ona suâl ettiler:
"Niye âh edersin?"
"Daha ne olsun, yedi gündür hânemize misâfir gelmedi" dedi.

TİTRİYORDU

Hazret-i Hüseyin de bir gün namâza duracaktı. Seccâdenin üzerinde titremeye başladı. "Neden titrersiniz?" dediler. Bir âah çekti ve; "Az sonra Rabbimin huzûruna çıkacağım, nasıl titremiyeyim" buyurdu.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
16.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı