Kânûnî Sultân Süleymân hân "rahmetullahi aleyh" bir gece rüyâsında, ak sakallı, nûr yüzlü bir ihtiyârın, sırtını sıvazlayıp; "Efendim, Eyüp'teki Baba Haydar, sizi kulübesinde bekliyor" dedi.
PâdiÅŸâh uyandı.
Çok meraklandı.
Kimdi bu Baba Haydar? diye düÅŸünürken Åžeyhül Ä°slâm geldi. PâdiÅŸâhı düÅŸünceli görünce; "Bir derdiniz mi var Sultânım?" dedi. PâdiÅŸâh; "Bu gece rüyâda bana; "Eyüp'te Baba Haydar sizi bekliyor" dediler. Buna ma'nâ veremedim" dedi.
Ve sordu ona:
"Sen ne dersin?"
"Hayırdır inÅŸâallah PâdiÅŸâhım! Eyüp'te hiç bu isimde kimse bilmiyorum" deyince, lalasını çağırıp; "Hazırlan, Eyüb'e gidiyoruz" dedi. Ve Eyüb'e varıp bâzı kiÅŸilere: "Baba Haydar diye birini arıyoruz" dediler. Ama tanıyan çıkmadı.
Etrafı dolaştılar.
Esnafa sordular.
Bu sırada bir çocuk: "Siz ÅŸu ilerde oturan amcayı mı arıyorsunuz?" dedi. Sultân; "Evet" deyince, epeyce ilerde köhne bir kulübeyi göstererek; "O amca ÅŸu kulübede yaşıyor" dedi.
Oraya vardılar.
Kapıyu vurdular.
Ä°çerden; "Buyurun PâdiÅŸâhım!" diye ses geldi. Girip selâm verdiler. Baba Haydar oturuyor, binlerce sinek yüzünü kaplamış, Onu gizliyorlardı. Sultan; "Hazret! Åžu sinekleri kovsan da yüzünü görsek" dedi.
Mübârek baktı.
Cevap olarak;
"Gücünüz varsa siz kovun" buyurdu. Sultân ne kadar uÄŸraÅŸtıysa da kovamadı. Baba Haydar kalktı, pencereyi açıp; "Haydi hepiniz dışarı!" deyince, sinekler emir almış gibi bir anda odayı boÅŸalttılar.