Ebû Bekr Ya'fûrî hazretlerine "rahmetullahi aleyh" kalabalık bir cemâat, haçlıların Akka'da yaptıkları zulümden ÅŸikâyette bulundu. Ebû Bekr Ya'fûrî onlara; "Ä°nÅŸâallah orayı ve sâhildeki diÄŸer yerleri ÅŸu târihte fethederiz" buyurdu.
Kısa bir zaman geçti.
Küffârla harp baÅŸladı.
Ve gittikçe ÅŸiddetlendi. Akka kalesini muhâsara etmiÅŸtik. DüÅŸman ordusu kalenin dışına çıkarak, Ä°slâm ordusu ile ÅŸiddetli bir çarpışmaya girdi. Sonra tekrar kaleye çekilerek kuvvetlerini takviye ettiler. Kalenin fethi bir gün gecikti.
Halk fethi bekliyordu.
Herkes niçin diyordu.
Neden gecikiyordu? Ä°nsanlar toplanıp, Ebû Bekr Ya'fûrî hazretlerinin talebelerine gelerek; "Hocanızın bir va'di vardı. Ona gidip fethin niçin geciktiÄŸini sorunuz" dediler. Talebeler de gidip durumu haber verince, mübârek zât "Pekâlâ" dedi.
Sıçrayıp ata bindi.
Harp alanına geldi.
Talebeden birine;
"Bana üç tane taÅŸ getir" buyurdu. Birinci taşı; "Allahü Ekber!" diyerek, ikinciyi; "Yâ Muhammed!" diyerek kale burçlarına doÄŸru fırlattı ve "Ä°nÅŸâallah yarın kale fethedilir" buyurdu.
PerÅŸembe günü idi.
Cumâya fethedildi.
Fetihten sonra bu büyük Velî'ye gelerek; "Efendim, attığınız o iki taÅŸla surlar parça parça olup, büyük bir toz bulutu yükseldi havaya. Ä°nsanlar, gökten belâ indi sandılar" diye anlattılar.
Ancak bir husus vardı.
Onu merak ediyorlardı.
Nitekim Ebû Bekr Ya'fûrî hazretlerine gelip; "Efendim, o gün üçüncü taşı neden atmadınız?" diye sordular. Cevâbında; "EÄŸer onu da atsaydım, koca okyânus altüst olurdu. Buna izin verilmedi" buyurdu.