Fahr-i âlem Efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" Hazret-i Ebû Bekr'e nazar edip; "Bu, Cehennem ateÅŸinden atîkdir" buyurdular.
Yâni Cehennemden
âzad olmuÅŸ, dediler.
Bir lakabı da "Sıddîk"dır.
Server-i âlem
"aleyhisselâm"
mi'râc'ını eshâbına ÅŸöyle anlattılar:
Mekke'den Beyt-i Mukaddese gitdim.
Orada, Enbiyâ'nın rûhlarına imâm olup, iki rek'at nemâz kıldım.
ArÅŸ-ı âlâ'ya yükseldim.
Rabbimle konuÅŸdum.
Hak teâlâ, ümmetime günde elli vakit nemâzı farz kıldı.
Geri dönüp, Mûsâ "aleyhisselâm" ile karşılaÅŸtım.
Beni geri
gönderdi.
"Elli vakit nemâza ümmetin tâkat getiremez" dedi.
Rabbime yalvardım.
On vakit bağışladı.
Mûsâ aleyhisselâma geldim.
"Bu da çokdur" dedi.
Ve geri gönderdi.
Tekrâr teveccüh etdim.
On vakit dahâ bağışladı.
Velhâsıl Rabbim, beÅŸ seferde kırkbeÅŸ vakit namaz bağışladı.
Mûsâ aleyhisselâm;
"Yine dön" dedi.
Artık dönmedim.
Ona cevâben;
"Rabbimden hayâ ederim. Ben bu beÅŸ vakitden râzıyım" dedim.
Allahü teâlâ'dan
bir nidâ geldi ki:
"Bu beÅŸ vakit, elli vakte bedeldir".
Sonra, Beyt-ül-mukaddese gelip, geceleyin Mekke'ye döndüm. (devamı yarın)