Anadolu'da yetiÅŸen velîlerden Garip Hâfız zamanında üç kiÅŸi vardı ki hazret-i Muâviye'yi sevmez, Ona buÄŸz ederlerdi. Bir gün Garip Hâfız'ın sohbetine gelip; "Efendi! Muâviye hakkında ne buyurursunuz?" diye sordular.
Garip Hâfız;
"Dinleyin" dedi.
Ve buyurdu ki: "Hazret-i Muâviye (radıyallahü anh) sahâbedendir ve Efendimizin kayınbiraderidir ve sevdiÄŸi bir zattır. Onu sevenler selâmette, kötüleyenler azaptadır"

PAZARDA SATILSA…

Garip Hâfız'ın ziyâretine gelen bir kiÅŸi; "Hoca Efendi! Ben de sizin gibi olmak istiyorum" dedi.
O kişiye baktı.
Åžu beyti söyledi:
"Pazarda satılsa otuza kırka
Ben dahî alırım öyle bir hırka"

NEFSÄ°NÄ° TANIYAN…

Bir gün biri gelip; "Efendim! "Nefsini tanıyan, Rabbini tanır" hadîs-i ÅŸerîfini îzah eder misiniz" dedi.
Garip Hâfız;
bir "Âh" dedi.
Ardından;
"Ä°slâmiyyeti öÄŸrenip ona göre amel etmek daha önemlidir" buyurdu.
Sonra da;
"O gün daÄŸların paramparça olduÄŸunu görürsün" meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu.
O bunu dinledi.
Garibine gitti.
Kendi kendine; "Ben nefis'den sordum. Efendi bana daÄŸların yıkılacağından bahsetti" diye geçirirken; "Nefis dağı, ÅŸu daÄŸlardan çok daha kavî ve kuvvetlidir. Onu parçalamadan dosta kavuÅŸulamaz" buyurdu.