Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2013 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Mehir dört yüz akçeydi.
2/9/2013

(Dünden devam)
Sıra nikâha gelmişti. Nikâh yapılacaktı. Ancak kim vekil olacaktı? Eshab-ı Kiram toplanmış bunu merak ediyorlardı.
Bir duraklama oldu.
Hazret-i Cibril geldi.
Efendimiz'e dedi ki:
"Yâ Resulallah! Hakk teâlâ sana selam ediyor. Hazret-i Ali'nin yerine hiç kimsenin vekil olmamasını, nikâhta bizzat kendisinin bulunmasını emir buyurdu".
● ● ●
Sonra mehir tayin edildi.
Mehir dört yüz akçeydi.
Bu mehirle nikâh kıyıldı.
Müjdeciler, Hazret-i Fatıma'ya müjde götürdüler. Ama o, bu mehire razı olmadı. Cebrail aleyhisselam gelip Allahü teâlânın "Fatıma dört yüz akçeye razı olmuyorsa dört bin akçe olsun" buyurduğunu bildirdi.
● ● ●
Bunu teklif ettiler.
Yine razı olmadı.
Hazret-i Cibril tekrar geldi. Mehrin "dört bin altın" olduğunu haber verdi. Ancak Fatıma-tüz-Zehra (radıyallahü anha) dört bin altına da razı olmadı.
Hazret-i Cibril gitti.
Yeni emir getirdi.
Resulullah Efendimiz'e, "Yâ Resulallah! Hakk teâlâ, Fatıma'nın maksadının ne olduğunu bizzet senin öğrenmeni emir buyuruyor" dedi.
● ● ●
Resûl-i Ekrem gitti.
Kendisine sordu:
Hazret-i Fatıma cevaben "Babacığım, kıyamet gününde sen, müminlerin günahkârlarından ne miktar kimseye şefaat edeceksen, ben de o kimselerin hanımlarına şefaat edeyim, muradım budur" dedi. (devamı yarın)

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
14.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı