Rum kayseri, Hazret-i Ömer’in (radıyallahü anh) hilafeti zamanında bir gan bazı zor meseleleri yazıp onları Ömer bin Hattab’a gönderdi.
Hazret-i Ömer okudu.
Zor olduğunu anladı.
Ve Hazret-i Ali’nin önüne koydu.
● ● ●
Hazret-i Ali baktı.
Sualleri okudu.
Eline bir divit aldı.
O suallerin cevaplarını bir bir yazdı.
Hazret-i Ömer o kâğıdı katladı.
Kayserin elçisine verdi.
Elçi sordu:
“Bu cevabı kim yazdı?”
Hazret-i Ömer:
“Resulullah’ın amcası oğlu, damadı ve dostu olan Hazret-i Ali bin Ebi Talip yazdı” dedi.
● ● ●
Rivayet edilir ki:
Yahudiden bazıları geldiler.
Ukala/densiz bir tavırla ve istihza ve alay maksadıyla:
“Ey Müslüman cemaati! Size ne oldu ki Peygamberinizin vefatından kısa bir zaman sonra bazınız bazınızın üzerine hücum edip muharebeye/savaşa başladınız?” dedi.
● ● ●
Hazret-i Ali bunu duydu.
O Yahudilere döndü.
Ve büyük bir vakarla:
“Ey Yahudi cemaati! Size ne oldu ki henüz ayaklarınız denizin ıslaklığından kurumamıştı ki ‘Yâ Mûsa! Bize de başkalarının İlahları gibi İlah yap, ona tapalım’ dediniz!” buyurdu.
Onlar bunu duydu.
Yüzleri kara oldu.
Cevap veremediler.
Mahcup oldular.
Arkalarını dönüp kös kös geri gittiler.