Durun, ben hallederim!
8.11.2008
Efendimiz on yaÅŸlarında iken, amcası Zübeyr ile bir kervana katılıp, sefere çıktılar.
Az sonra bir dere çıktı önlerine.
Ancak azgın bir deve yol vermiyordu kervana. Kaç defa teÅŸebbüs ettilerse de netîcesiz kaldı.
Kervandakiler çaresizlikten;
- Geri dönüyoruz! dediler.
Tam dönüyorlardı ki, Âlemlerin Efendisi;
- Durun! Ben hallederim! buyurdu.
Ve devesinden inip, o hırçın deveye bindi.
Azgın deve yumuşadı birden.
Uysal ve itâatliydi artık.
Üzerinde olanın kim olduÄŸunun ÅŸuurundaydı sanki.
Ölçülü adımlarla baÅŸladı suda yürümeye.
Kervan da arkasından.
Karşı kıyıya varınca durdu ve uslu uslu çekildi bir kenara.
Efendimiz ondan inip kendi devesine bindi.
Ve kervan devam etti yoluna.
YAKLAÅžMA ONA!
Mekke'de "Bevâne" adında bir put vardı ki, KureyÅŸliler yılda bir gün o putun yanında toplanır, ona ibâdet ederlerdi.
İşte o gün gelmiÅŸ, bütün KureyÅŸ halkı o puta gidiyordu akın akın.
Ebû Tâlip, on yaşındaki Efendimize bakıp;
- Haydi yeÄŸenim, biz de Bevâne'ye gidiyoruz, dedi.
O Serverin yüzü asıldı.
Ama yine de istemeyerek kabul etti.
Åžöyle bir görünüp gelecekti.
Ancak Bevâne putuna yaklaÅŸtıklarında Efendimiz ortadan kayboldu birden.
Merak ve endiÅŸe içinde bekleÅŸirlerken, birden çıktı ortaya.
Ebû Tâlip sevinçe koÅŸup sarıldı yeÄŸenine.
- Neredeydin? Çok merak ettik.
- Amcacığım, ben o puta yaklaşınca, çok heybetli biri önüme çıkıp; "Dur yâ Muhammed! YaklaÅŸma ona! Sen, o putları kırmak için dünyâya geldin!" dedi.
Bu ilâhî îkaz üzerine ayrıldım oradan.
|