Bu zamanda da var mı?
25.11.2008
Behâeddîn-i Buhârî hazretlerini sevenlerden biri anlatıyor:
Bir gün, Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, bir gurup insanla bir "Irmak" kenarında sohbet ediyor, cemaat Onu hayrânlıkla dinliyordu.
Mevzû önceki Velîlere geldi.
Eskiden gelen Velîlerin fevkalâde hallerini ve üstün kerâmetlerini anlatmaya baÅŸladı.
Dinleyenlerin içinde birkaç kiÅŸi, inanmıyorlardı Onun büyüklüÄŸüne.
Onlardan biri;
- Efendim, önceki Velîler ne güzel kerâmet gösterirlermiÅŸ. KeÅŸke zamanımızda da öyle Velîler olsaydı da, o kerâmetleri biz de görseydik, deyiverdi.
Behâeddin-i Buhârî hazretleri;
- Bu zamanda da öyle Velîler var ki, ÅŸu ırmaÄŸa emredip; "Geri dön, yukarı ak!" dese, su, bu emri dinler ve dönüp tersine akar, buyurdu.
O böyle der demez su geri döndü.
Başladı yukarı akmaya.
Evet, su tersine akıyordu.
Bunu görüp ÅŸaÅŸkına döndü cemaat.
Büyük Velî suya seslenip;
- Ey ırmak! Sözümüz misâl vermek içindir, yoksa murat deÄŸildir, buyurdu.
O zaman ırmağın yönü deÄŸiÅŸti.
Ve aşağı doğru akmaya başladı yine.
Mübarek zat cemaate dönüp;
- Bu haller hiç mühim deÄŸil, buyurdu. Asım mühim olan ÅŸey, Peygamber Efendimizin yoluna sarılmak, bu yoldan kıl kadar ayrılmamaktır.
Åžöyle devam etti:
- Tasavvuf'tan maksat da ÅŸu iki ÅŸeye kavuÅŸmaktır. Birincisi, îman, görmüÅŸ gibi kuvvetlenir. Öbürü, emirleri yapmak zevkli, haramlar çirkin gelir. İslâmiyetten kıl kadar ayrılan kimsede fevkalâde hâller varsa, ona "İstidrâc" denir ki on para kıymeti yoktur.
Åžöyle bitirdi:
- Günah iÅŸleyenlerde, kerâmet olmaz.
|