İşaretli armut
2.12.2008
Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh, bir gurup talebesiyle Åžeyh Hüsrev adında fakir bir sevdiÄŸinin köyüne gitmiÅŸti.
Oturup sohbete başladılar.
Köylülerden biri, bu zâtın geldiÄŸini iÅŸitince merak etti.
Zîra Onun kerâmet sahibi bir büyük Velî olduÄŸunu söylemiÅŸlerdi kendisine.
"Hakîkaten böyle midir? diye düÅŸünerek, bir tabak "armut"la gitti o eve.
Maksadı, imtihan etmekti bu büyük Velî'yi.
Armutlardan birini iÅŸaretleyip, "EÄŸer bu armudu bana verirse, gerçek Velî olduÄŸunu anlarım" dedi içinden.
Halbuki böyle yüksek Evliyâlar için, bütün dünyanın "avuç içi" kadar olduÄŸunu bilmiyordu.
Velhasıl köylü içeri girince, büyük Velî, ev sahibine;
- O armutları büyükce bir kaba boÅŸalt getir, buyurdu.
Getirince, onlardan bir armut alıp o köylüye uzattı.
Kalanı ev sâhibine verip;
- Bunları da misafirlere dağıt, buyurdu.
Sonra o köylüye sordu:
- Bunları getirmekten maksadın neydi?
- Affedin efendim, Evliyâ olduÄŸunuzu iÅŸitmiÅŸtim. Bu armutlardan birine iÅŸaret koyup, en dibine sakladım ve "Bu armudu bulup bana verirse, gerçekten Velî'dir" diye düÅŸünmüÅŸtüm.
- Peki, bak bakalım. Bulabilmiş miyim?
Köylü elindeki armuda bakıp;
- Evet efendim, o armuttur, dedi.
Çok mahcup olmuÅŸtu.
Büyük Velî;
- KardeÅŸim, Allahın Evliyâ kullarını imtihâna kalkışmak, uygun deÄŸildir, bir daha böyle yapma, buyurdu.
Ve ilâve etti:
- İşâretli armudu bulup vermeseydik, bizden hiç istifâden olmayacaktı. Mahrum kalmaman için bulup verdik.
|