Nefsini mi azarlıyorsun?
3.12.2008
Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh hazretlerinin sevdiklerinden Emîr Hüseyin adında biri anlatıyor:
Hocam beni, bir iÅŸin halli için Buhâra'ya göndermiÅŸti.
Kasr-ı ârifân'dan çıktım yola.
Yolda, kendi kendime; "Ey nefsim, sen ne zaman ıslâh olacaksın. Senin ÅŸerrinden ne zaman kurtulacağım. MeÄŸer sen, ne hâin, ne alçakmışsın. Hattâ sen, yüzbin ÅŸeytândan daha zararlıymışsın" diyerek nefsimi azarlıyordum.
O esnâda nûr yüzlü bir ihtiyâr çıktı karşıma.
- Selâmün aleyküm evlât.
- Aleyküm selâm beybaba.
- Nefsini mi azarlıyorsun böyle.
- Ee evet efendim.
- İyi ama evladım, sen sana düÅŸeni yaptın mı önce?
- Neyi meselâ efendim?
- Dînini güzel öÄŸrendin mi ve öÄŸrendiklerinle amel ediyor musun? Evet, nefs-i emmâren çok alçak, pek hâindir. Ama yola gelmesi, senin gayretine baÄŸlı.
- Nasıl yâni efendim?
- Hak teâlâ sana bir "MürÅŸid-i kâmil" tanıttı. Sen her iÅŸini Ona danışıyor musun? Ona tam tâbi oluyor musun? Nefisten kurtulmanın çâresi budur iÅŸte.
O zattan nasîhat istedim.
- Hocan ne emrederse, cân-ü gönülden yap, buyurdu. Nefsine zor gelse de yap. Zîra kurtulman, Ona tâbi olmaya baÄŸlı. Bunu yapabilirsen, nefsini temizlersin. Îtiraz edersen, bir milim yol alamazsın.
Bunları söyleyip kayboldu gözden.
Sözlerini kalbime yazdım.
Ve çeki düzen verdim hâlime.
Ama kimdi bu zât?
Çok merak etmiÅŸtim.
Velhâsıl seferden dönüp hocamın huzûruna geldim.
Bana bakıp sordu:
- O güzel nasîhatları yapanı tanıdın mı?
- Tanımadım efendim.
- O, hazret-i Hızır'dı oğlum.
|