Bunda da sünnete uyduk
24.12.2008
Bir sene Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sevdiklerinden bir gurup müslüman Beytullah'ta tavâf yapıyor, bu büyük Velî de hazır bulunuyordu orada.
Onlar Minâ'da kurban keserken, Behâeddîn-i Buhârî hazretleri;
- Bizim de kurban kesmemiz lâzım, buyurdu. Ama biz, oÄŸlumuzu kurbân ederiz belki.
bu sözden bir ÅŸey anlamadılar.
"Muhakkak bir hikmeti vardır" deyip, o günün târihini yazdılar.
Hac dönüÅŸü Buhâra'ya geldiklerinde duydular acı haberi.
Evet, büyük Velî'nin sevgili oÄŸlu vefat etmiÅŸti.
Tâziyeye gelenlere;
- OÄŸlumun vefâtiyle de Resûlullaha "aleyhisselam" tâbi oldum. Çünkü Onun da oÄŸlu vefât etmiÅŸti, buyurdu.
Ve ilâve etti:
- O Resûlün başından ne geçtiyse, aynen benim başımdan da geçti. Onun yapmış olduÄŸu her iÅŸi ben de yaptım. Bir tek sünneti bile terk etmedim hayatımda.
KİMSENİN KALBİNİ KIRMAYIN
Bir gün bâzı gençler nasîhat istediler bu zattan.
Cevâben onlara;
- Hiç kimsenin kalbini kırmayın, buyurdu. Kalb kırmak haramdır çünkü.
- Hiç kimsenin mi? dediler.
- Evet, kâfirin de kalbini kırmak câiz deÄŸildir.
Åžöyle devam etti:
- Kendi nefsinize istediÄŸinizi söyleyin. Kâfir deyin, alçak deyin, fâsık ve fâcir deyin. Ama kimseyi incitmeyin. Çünkü gönül, Allahü teâlâya çok yakın olup, yaratılışta mis gibi temiz ve saÄŸlıklıdır. Onu, sonra düÅŸmanlar hasta etmiÅŸtir.
- Hangi düÅŸmanlar? dediler.
- Nefis, ÅŸeytan ve kötü arkadaÅŸlar.
- Bunlardan korunmanın çâresi nedir efendim?
- Bir tek çâresi var. O da iyi kimselerle beraber olmaktır.
|