Sesli ağlamayın!
25.12.2008
Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh zamanında bu zâtın da sevdiÄŸi sâlih bir müslüman vefat etmiÅŸti.
Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, bâzı talebesini alıp evine tâziyeye gitti o kimsenin.
Fakat içeri girince üzüldü.
Zîra bazı yakınları yüksek sesle aÄŸlayıp, feryât ediyorlardı.
Onlara;
- Böyle yapmayın! Sesli aÄŸlamak ölüye eziyet verir, buyurdu.
Sonra, talebelerine dönüp;
- Ben vefat edersem, siz sakın böyle ÅŸeyler yapmayın, buyurdu.
Aradan fazla zaman geçmedi.
Büyük Velî hastalandı birden.
"Ölüm hastalığı" olduÄŸunu anlayıp hususi odasına çekildi.
Vefâtına kadar hiç çıkmadı odadan.
Lâkin son nefesine kadar talebesinin herbiriyle ayrı ayrı görüÅŸtü, ilgilendi.
Nasîhatlar yaptı.
Vasiyetini bildirdi.
Bir talebesi anlatıyor:
Vefât ettiÄŸi gün bir ara huzûruna girmiÅŸtim.
Çok sıkıntısı vardı.
O çetin anda bile bizi düÅŸünüyordu.
Bir ara gözlerini açıp;
- Ortaya sofra getirin, yemek yiyin, buyurdu.
İYİ YİYİNİZ, İYİ ÇALIÅžINIZ!
Zîra saÄŸlığında da yemek yedirmeyi çok sever, birÅŸeyler yedirmeden göndermezdi misafirlerini.
Emirleri yerine gelsin diye sofrayı getirip biraz yedik.
Sonra kaldırdık yine.
Ancak biraz sonra gözlerini açıp yemediÄŸimizi görünce;
- Sofrayı getirin, yemek yiyin, buyurdu.
Tekrar getirdik sofrayı.
Biraz daha yiyip kaldırdık yine.
Üçüncü defa yine aynı ÅŸeyi emretti.
Üzülmesinler diye tekrar getirdik sofrayı.
Bize bakarak;
- Müslüman, iyi yiyip, iyi çalışmalıdır, buyurdu. Çünkü hizmet ve ibâdet sıhhatle mümkündür ancak.
|