Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2008 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Okumak istiyorum
12/29/2008

Ebû Osmân-ı Hayrî "rahmetullahi aleyh", hocası Ebû Hafs'a ilk gittiğinde yaşı henüz küçüktü.

Huzurunda edeble diz çöküp;
- Efendim, ben okumak istiyorum, dedi.

Hocası onu şöyle bir süzüp;
- Evlâdım sen henüz çok gençsin. Seni okutamam, buyurdu.

Ancak o, bu cevaba çok üzüldü.
Kalktı ve arka arka çıktı huzurdan.
Çıktı ama bir türlü ayrılmak istemiyordu.

Dönüp dönüp, o kapının eşiğine bakıyor ve;
"Şu eşiğin dibine bir çukur kazıp içine uzansam. Beni çağırıncaya kadar orada beklesem" diye düşünüyordu.

Ebû Hafs, onun bu hâlis niyetini anlayıp;
- Gel bakalım küçük tâlip! diye seslendi.

Ebû Osmân, sevinçe girdi o dergahtan, yıllar sonra "büyük bir âlim" olarak çıktı.

ÖZLETTİN KENDİNİ

Bu zatın genç bir talebesi, kötü arkadaşlara uyup derse gelmez olmuştu bir ara.
Lâkin suçunu biliyor, görünmek istemiyordu hocasına.

Bir gün, âniden karşılaştılar.
Eyvaah! Genç saklanacak yer aradı.
Ama yoktu öyle bir yer.
Azarlayacak diye çok korktu.
Ama düşündüğü gibi olmamıştı.

Mübarek zat, tebessümle yaklaştı gence.
Eliyle başını okşayıp;
- Nerelerdesin evlât. Kendini özlettin, buyurdu.

Genç büktü boynunu:
- Affedin hocam.

- Gördüğüme çok sevindim oğlum. Seni özlemiştim. İnsan sevdiğini hep görmek istiyor, buyurdu.

Ve nasîhat etti:
- Terket o arkadaşları! Onlar, arslan ve kaplandan daha zararlıdır sana. Bizden ayrılma.

Delikanlı;
- Başüstüne hocam, dedi.
Ve tuttu bu sözünü.

Hiç ayrılmadı hocasından.
Dergâhın en sâdık müdâvimi o idi artık.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
14.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı