Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2009 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Kendi de çok güzeldi zaten
5/29/2009

Seyyid Fehim Efendi hazretleri rahime-hullahü teâlâ, devrinin bir tekiydi.
Güzel ve sevimliydi.
Gözleri iri siyah, kaşları yay gibiydi.

Kırmızıyla karışık, beyaz benizliydi.
Güzellik timsaliydi.
Onu gören, Yusüf Nebî'yi hatırlıyordu.

İlme küçük yaşta başladı.
Bir bayram günü, çok güzel bir elbise vardı üzerinde.

Kendi de çok güzeldi zaten.
Bu haliyle bir "melek-i mücessem" olmuştu sanki.

Şeyhu
adında gün görmüş bir zat vardı.
Onu böyle görünce üzülüp;
- Heyhaat! Bir zamanlar Arvastan âlim çıkardı. Şimdiyse güzel gençler çıkıyor, bize ne oldu? dedi.
Bunu kendi kendine söylemişti.

Ama genç Fehim işitti.
Ve yanına gitti:

- Şeyhu baba!
- Buyur oğul.

- Niçin böyle söylersiniz?
- İçimden geldi evlat.
- Lütfen söyleyin, nedir sebebi?

Söyledi mecburen:
- Medresemizde bir müderrisimiz yoktur oğul. Ben, senin için ümid ederdim ki, kendini ilme veresin. Bir büyük âlim olup, ilme hizmet edesin. Sana yakışan da budur. Ama görürüm ki sen de süslenmeye meyletmişsin.

Genç Fehim, almıştı alacağını.
Oradan koştu eve.

Çıkardı üstündekileri.
Kitaplarını attı omuzuna.
Ve çıktı Cizre yoluna.

İlim öğrenmeye gidiyordu.
Kısa zamanda büyük bir âlim oldu.
Hocasının emriyle, Arvasa geldi yine.

Şeyhu Baba
'yı gördü.
Bir hayli yaşlanmıştı.
Bastona dayanarak gelmiş ve sohbetine oturmuştu.

Memnun görünüyordu.
- Biz sizi, işte böyle görmek istiyorduk, dedi

Seyyid Fehim hazretleri memnun oldu.
- Bu işte ortağımsın, buyurdu.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
14.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı