Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2009 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Çocukken belliydi
9/19/2009

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", henüz çocukken rüşd ve hidayet nurları parlıyordu alnında.

Ne zaman Ebu Bekr-i Sıddîk'ın "radıyallahü teâlâ anh" ismini ansaydı, karşısında görürdü kendisini.

İmam-ı Rabbani
hazretlerini düşünse, Onun ruhaniyeti gelirdi karşısına.

Babası, bir gün Ona;
- Ey oğlum! Sen dünyaya gelince, ben dünyadan soğudum, demiştir.

Mazhar-ı Can-ı Canan onaltı yaşındayken, babası ölüm hastalığına yakalandı.

Vefatı yaklaşınca;
- Ey oğlum! Ömrünü boş şeylerle heba etme! diye vasiyet etti.

O da, bu vasiyetine uyup, "Allah dostları"nın sohbetine gitmeye başladı.

Lakin akrabaları;
- Sen ne yapıyorsun? Ecdadın mevki sahibi kimselerdi. Biz, senin de mevki makam sahibi olmanı istiyoruz, dediler.

Hoşuna gitmedi bu sözler.
O gece, bir Evliya zat girdi rüyasına.

Ona şefkatle bakıp;
- Sen akrabalarına bakma! Bu dünya vefasızdır. Sen, ahirete yönel. İnsan, cam parçasıyla, elması değişir mi? buyurdu.

Sabah uyandığında, kalbinde mevki, makam sevgisinin tamamen silinip gitmiş olduğunu gördü.
Ve dünyayı bir tarafa bırakarak, kendisini yetiştirecek bir "mürşit" aramaya başladı.

DÖRT BÜYÜK ACI

Bir gün bazı dostları;
- Ölüm acısı ne kadardır efendim? diye sordular bu zata
- Yetmiş kılıç darbesinden fazladır, buyurdu.

- Kabir azabı nasıldır efendim?
- Ölüm acısı, kabir azabı yanında hiç kalır.

- Peki mahşer azabı efendim?
- Kabir azabı da mahşer azabı yanında hiçtir.

- Ya Cehennem hocam?
- O, hepsinden şiddetlidir. Oranın bir kıvılcımı, bütün dünyayı yakar, yok eder.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
14.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı