Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2010 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Abdestsiz dokununca
2/14/2010

Alaüddin-i Sabir hazretlerinin kalbi, Allah aşkı ile yanıyor, ne dua etse, kabul oluyordu.
Kuşlar ve hayvanlar hizmetine koşardı.
Bazı hayvanat, her gün gelir, dergâhının önünü süpürürlerdi.
Onu inkâr edenler, büyük sıkıntılara giriftar oldular.
Henüz anne karnında iken, bazı garip halleri görülürdü.

Nitekim annesi;
- Ona hamileyken her gün evimize semadan nur iner, oğlum meleklerle konuşurdu, demiştir.

Nihayet doğum vakti geldi.
Ebenin eli ona dokununca,
titremeye başladı birden.

Ne olduğunu düşünürken, annesi;
- Korkma, abdestin yoksa, ondan olmuştur, dedi.

Gerçekten de abdesti yokmuş.
Abdest alıp geldi ve ancak abdestliyken dokunabildi ona.
O dünyaya gelince, Hirat şehrine mis gibi bir koku yayıldı.
Annesinin sütünü bazen emer, bazen almaz, oruç tutardı.

Büyüdükten sonra da, yemezdi genellikle.
Bir lokma ekmekle iktifa ederdi çoğu zaman.
Konuşmaya başlayınca, Lâ mevcude illallah dedi ilk olarak.

Yedi yaşına girince, her gün oruç tutardı.
Üstelik iftar ve sahur yapmaz, dört beş günde bir lokma ekmek yerdi sadece.
O yaşta, teheccüde kalkar, uzun uzun namaz kılardı.
Annesi çok ısrar ettiyse de karyolada yatmazdı hiç.
Yerde yatardı.

Annesi bir gün;
- Evladım, sen henüz çocuksun. Niçin bu kadar çok riyazet yapıyorsun? dedi.

Cevaben;
- Anneciğim, bu elimde değil. Ben, Rabbin muhabbetinde yanmak, kavrulmak istiyorum. Bana, böyle yaşamak daha tatlı geliyor, diye cevap verdi.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
14.05.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı