Muhammed bin Hasen hazretleri “rahmetullahi aleyh”, devrinin ilimde bir tanesiydi. 
Bir gün, bir genç geldi huzuruna. 
 
Ve arzetti. 
- Yaşım onbeş efendim. Dini nasihate muhtacım. 
 
Buyurdu ki: 
- Gaflete gelme ki, bu gençlik çabuk geçer. Aynen göz yumup açmış gibi. Bir de bakarsın ki ömür bitmiş. 
 
Delikanlı; 
- Ne yapayım? dedi. 
- Nefsine uyma, buyurdu. Onu kendine düşman bil. Gençlik çağını ibadetle geçirmeyenler, yaşlandığında zelil hale düşerler. Akıllı ve uyanık olan, gençliğini büyük fırsat bilir. 
 
Önce dinini öğren 
 
Şöyle devam etti: 
- Akıllı Müslüman, önce ilmihalini öğrenir. Sonra buna göre her halini düzeltir. Ecelinin ani geleceğini bilip, ona göre ölüme hazır olur. 
 
Delikanlının hoşuna gitmişti bu nasihatler. 
- Dünyadan da bahseder misiniz, dedi. 
 
- Dünya, haram ve mekruhlar demektir, oğlum. Dünya zevkleri, bedene tatlı gelip, nefsi azdırır. Halbuki bunun için dünyaya gelmedik biz. 
 
- Ya niçin geldik hocam? 
- Rabbimize kulluk yapmak için yaratıldık. Onun emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden sakınmalıyız. 
 
Ve şöyle bitirdi: 
- Bu dünya nimetleri, bir serabı andırır. Bugün seninse de yarın başkasınındır. 
 
En büyük günah 
 
Bir gün de; 
- En büyük günah nedir efendim? diye sordular bu zata. 
- Kalb kırmaktır, buyurdu. 
 
- Hiç kimsenin mi kalbini kırmayacağız efendim? 
- Evet, hiç kimsenin. 
 
- Kâfirlerin de mi efendim? 
- Elbette. Kâfirin de kalbini kırmak haramdır dinimizde.
   |