Baytazzade Hacı Abdullah Efendi "rahmetullahi aleyh", Gaziantep Velilerindendir. 
Kilis’te yaşadı. 
1880 de orada vefat etti. 
 
O devirde birinin evinde çok çeşitli kuşlar vardı. 
O evde kuş cıvıltısından, iki kişi konuşsa, işitmezlerdi birbirlerini. 
 
Ancak bir kişi müstesna. 
Bu mübarek zat o eve geldiğinde, hepsi susar, çıt çıkmazdı odada. 
 
Bir gün sordular ona: 
- Efendim, bu kuşlar bizim yanımızda devamlı öterler. Sadece siz gelince susuyorlar. Hikmeti nedir acaba? 
 
Buyurdu ki: 
- Allahü teâlâya karşı edebli olana, bütün mahlukat da edebli olur. Yani biz Rabbimize karşı edebi gözetiyoruz. Kuşlar da bize karşı edebi gözetiyorlar. 
 
Sordular yine: 
- Allah’a karşı edeb nasıl olur hocam? 
 
Cevaben: 
- Onun emir ve yasaklarına riayet etmekle, buyurdu. 
 
Hüsnü zan esastır 
 
Bir gün de Müslümana “Hüsnü zan” etmek lazım geldiğini anlatıyordu ki, dinleyenlerden biri; 
- Efendim, bir kimseyi meyhaneden çıkarken görsek, yine mi hüsnü zan edeceğiz? diye sordu. 
 
Cevaben; 
- Evet, buyurdu. 
 
Adam şaşırdı: 
- Böyle kimseye nasıl hüsnü zan edebiliriz ki efendim? 
- Orada bir işi vardı, diye düşünebilirsiniz mesela. 
 
- Ağzı şarap kokuyorsa efendim? 
- Dişi ağrıyordur da, ilaç diye sürmüştür, dersiniz. 
 
- Yürürken sallanıyorsa hocam? 
- Ayağı uyuşmuştur belki. 
 
- Ya peltek peltek konuşuyorsa efendim? 
- Hasta olmuş olabilir. 
 
- Yani illa ki hüsnü zan mı edeceğiz hocam? 
- Evet. Dinimizde Müslümana hüsnü zan esastır. Hatta bir Müslümanın bir sözünden, doksandokuz “Küfür” manası çıksa, sadece biri “İman”lı olduğunu gösterse, imanlı olduğuna hükmedilir.
   |