Şakik-i Belhi hazretleri “rahmetullahi aleyh”. 
Büyük Veli. 
 
Harun Reşid, ne zaman sıkılsa, bu zata gider,  
nasihatiyle ferahlarmış. 
 
Bir gün yine gider, çalar kapısını. 
- Selamün aleyküm Efendi Baba! 
- Ve aleyküm selam! 
 
- Nasihat almaya geldim baba. 
- Hoş geldin. Buyur içeri. 
 
Oturur, sohbet ederler. 
Hazret-i Şakik, sohbet sırasında; 
 
- Ey Halife! Aldanma bu dünyanın malına, bunlarla övünmeye değmez, buyurur. 
 
Bunu bir misalle anlatmak ister. 
 
Ve der ki: 
- Ey halife! Farzet ki, bir çölde yalnız kaldın ve çok susadın. Fakat bir damla suyun yok. Susuzluktan için yanıyor. Sonunda ölecek hale geldin. O sırada biri gelse yanına. Elinde bir testi serin su olsa ve o su için, servetinin yarısını istese, verir misin? 
 
Halife hemen cevap verir: 
- Elbet veririm. Ben ölürken serveti ne yapayım. 
 
Şakik-i Belhi hazretleri devam eder: 
- Pekala, suyu içtin ve kandın. Ölümden de kurtuldun. Ama bu sefer de o suyu atamıyor, sancıdan kıvranıyorsun. Hatta nerdeyse öleceksin. Bu defa da biri gelse yanına. Seni bu sıkıntıdan kurtarmak için, servetinin diğer yarısını istese, verir misin? 
 
Halife; 
- Tabii, seve seve, der yine. Ben ölürken servetin lafı mı olur. 
 
Şakik-i Belhi hazretleri bakar halifeye: 
- İşte bütün servetinin değeri, bir içimlik su kadardır. Bununla övünmeye değer mi? Diye sorar. 
 
Halife; 
- Değmez efendim, der. 
 
Çok duygulanır. 
- Allah razı olsun der. 
 
Ve elini öpüp ayrılır.
   |