İmam-ı a’zam hazretlerinin “radıyallahü teâlâ anh”, komşusu bir genç vardı.
İçkici ve ayyaş.
Evi, İmam hazretlerinin evinin hemen bitişiğindeydi.
Her gece, meyhaneye gider, çıkınca devrile devrile evine dönerken naralar atardı etrafa.
Eve gelince devam ederdi gürültüye.
Sabaha kadar saz çalar, türküler söylerdi avaz avaz.
Komşuları çok rahatsızdı bu halinden.
Tabii İmam-ı a’zam hazretleri de.
Ama komşusuydu.
Bu sebeple bir şey demiyor, sabrediyordu.
Bir gün yine meyhaneden çıkmış, bağıra çağıra evine geliyordu ki,
bekçiler yakalayıp hapse attılar bu genci.
İmam-ı a’zam, o akşam gencin mutad seslerini duymayınca,
merak etti.
Ve sordu hanımına:
- Komşumuzun sesi gelmiyor. Başına bir iş gelmesin?
- Bilmiyorum.
Sonra komşulara sordu.
Onlar duymuşlardı hadiseyi.
- O genç hapiste efendim, dediler.
- Neden hapsedilmiş?
- Dün gece meyhaneden evine dönerken, bekçiler yakalayıp hapse atmışlar efendim.
İmam hazretleri çok üzüldü bu habere.
Hemen valiye gitti.
Vali kapıda karşıladı onu.
- Buyurun efendim, bir emriniz mi vardı?
- Estağfirullah.
- Bir şey varsa hemen yapalım efendim.
İmam hazretleri, o gençten bahsetti.
- Dün gece hapsedilmiş. O benim komşumdur. Mümkünse hapisten çıkarmanızı rica edecektim.
Vali;
- Aman efendim, emriniz olur, dedi.
Ve emretti.
Anında çıkardılar genci.
İmam hazretleri, gencin koluna girerek ayrıldı oradan.
Yolda, özür diledi kendisinden:
- Komşu, kusura bakma. Halinize geç vakıf olduk.
Genç, mahcubiyetinden terliyordu.
Sonra bir kese parayı gencin cebine koyup;
- Bunları al. Eve bir şeyler götür de sevinsin çocuklar, buyurdu.
Genç ne diyeceğini bilemedi.
O gün tövbe edip, bir daha içki koymadı ağzına.
Sonra, talebesi olmakla şereflendi.
|