| İslam âlimlerinin en büyüklerinden Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri "kuddise sirruh”, bir gün sohbetinde;- Allahü teâlânın en çok sevdiği ibadet, Müslümanların birbirlerini sevmeleridir, buyurdu. Bu sevgi, imanın şartıdır zaten.
 
 Ve açıkladı:
 - İman, “Amentü”deki altı şeye inanmaktır. Ancak Müslüman olabilmek için, bunlardan başka iki şart daha vardır.
 
 - Onlar nedir ki efendim?
 
 - Biri, gayba imandır yani dinimizde bildirilen her şeye görmeden inanmak, gözden perde kalkmadan iman etmektir. Mesela Firavun, denizde boğulacağı zaman; “Musa’nın Rabbine inandım!” dedi. Ama kabul olmadı bu imanı.
 
 Sordular:
 - Neden acaba hocam?
 
 - Çünkü o anda gözünden perde kalkmış, ahiret belirmiş, hakikati görmüştü. Yani o, Musa aleyhisselamın sözüne değil, “kendi gördüğü”ne inanmıştı.
 
 - İkinci şart nedir efendim?
 
 - “Hubbu fillah” ve “buğdu fillah”tır. Yani Müslümanları Müslüman olduğu için sevmek, kâfirleri de küfürlerinden dolayı sevmemektir.
 
 
 Allah için yap
 
 Bir gün de, gencin biri bu zata gelip;
 - Efendim, insanlar bana hep kötü davranıyorlar, diye dert yandı.
 
 Mübarek zat cevabında;
 - Herkesin sana iyi davranmasını istiyorsan, sen de herkese iyi davran, buyurdu.
 
 - Ben herkese iyi davranıyorum efendim.
 
 - Niyetini kontrol et, Allah için iyi davran, yani Müslümanlığın güzel ahlakını göstermek için iyi davran. Buna rağmen kötü davranan olursa, o seni ilgilendirmez. O insanın bozuk olduğuna alamettir, iyilik onda ters etki yapar.
 
 Ve devam etti:
 - Yani, nefis tatlıların şeker hastasına dokunması gibi.
 
 
 Bir Veliyi tanımak
 
 Bir gün de bazı sevdikleri;
 - Efendim, bir Allah dostunu rüyada görmek ne anlama gelir? diye sordular.
 
 Cevabında;
 - O kimsenin o büyük zatı tanıdığına, o zatın da bu kimseyi kabul ettiğine işarettir, buyurdu.
 
 Sordular:
 - Bir büyüğü tanımak ne demektir hocam?
 
 - O büyük zatın, Allahü teâlânın “sevgili kulu” olduğuna, yani her halinin ve her sözünün “Kur’an-ı kerim”e ve “hadis-i şerifler”e uygun olduğuna inanmak ve onu çok sevmek demektir.
 
 |