| Mısır Evliyasından İbrahim Kabadi hazretlerine “rahmetullahi aleyh”, bir gün birkaç sevdiği;- Efendim, bu kadar ilmi nasıl elde ettiniz? Bunu neye borçlusunuz? diye sordular.
 
 Cevabında;
 - Bir hadis-i şerife borçluyum, buyurdu. Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Yarın yaparım diyen, ziyan etti” buyuruyor. Bu hadis-i şerifi kendime düstur edindim.
 
 Bana kim dua etti?
 
 Bu zat ölüm döşeğinde idi ki, çok sevdiği biri geldi ziyaretine.
 
 Ve içinden;
 “Ya Rabbi, bu mübarek kulun cömert insandı. Bunun canını kolay al da zahmet çekmesin!” diye dua etti.
 
 O anda mübarek zat gözünü açıp;
 - Bana kim dua etti? diye sordu.
 
 O kimse;
 - Ben ettim efendim, dedi.
 
 Buyurdu ki:
 - Az önce melekül-mevt yanıma geldi ve; “Korkma!” dedi. “Biz cömertlerin ruhunu incitmeden alırız”.
 
 Üç kişiye dokunmayın!
 
 Bir gün de birkaç sevdiğine;
 - Kardeşlerim, üç zadeye dokunmayın, buyurdu. Biri, “şehzade”dir ki, babası padişahtır. Dokunursanız, padişahın gazabına uğrarsınız. İkincisi, “seyyidzade”dir ki, dedesi Resulullah efendimiz aleyhisselamdır. Dokunan yanar vallahi. Zira evlada yapılan, babaya yapılmış demektir.
 
 Sordular:
 - Üçüncüsü kimdir efendim?
 - Üçüncüsü de “pirzade”dir. Pir, üstad, hoca demektir ki, hocanızın evladına yapacağınız fenalık da babasına yani kendi hocanıza gider mâzallah. Artık akıbet ne olur, onu kimse kestiremez.
 
 Sohbetin devamında;
 - Kardeşlerim, hiç kimseyi incitmeyin, buyurdu. Bilakis herkesin duasını almaya bakın!
 
 Ve ekledi:
 - Nerde bir sıkıntı çeken varsa, araştırın. Mutlaka birilerini incitmiştir. Ve nerede huzurlu bir insan görürseniz, yine araştırın. O da mutlaka birilerinin duasını almıştır.
 
 |