| Hindistan Evliyasından bir büyük Veli.Abdülaziz Dehlevi hazretleri "rahmetullahi aleyh".
 
 1700lü yıllarda, Hindistan’da yaşadı.
 Kabri, Delhi’dedir.
 
 Bir gün, sevdiklerine;
 - Münakaşa zararlıdır, buyurdu.
 
 Ve şunu anlattı:
 
 Vaktiyle bir genç medreseye gider.
 Gece demez, gündüz demez, çalışır, ama ilerleyemez.
 Hocası da bunun farkındadır.
 
 Bir gün yanına çağırır:
 - Evlat! Çok çalışıyorsun. Ama ilerliyemiyorsun değil mi?
 - Evet hocam.
 
 - Sebebini biliyor musun?
 - Hayır efendim, bilmiyorum.
 
 - Dinle öyleyse. Sen buraya gelirken, yolda biriyle münakaşa ettin değil mi?
 - Evet hocam.
 
 - Onun kalbini incittin. Halbuki, kalb kırana feyiz gelmez.
 - Peki ne yapayım hocam?
 
 - Gidip af dileyeceksin. Affederse, ilerlersin.
 
 Genç;
 - Baş üstüne! der.
 
 Gider, bulur adamı, helallaşır.
 Birkaç günde, yüksek derecelere ulaşır.
 
 Taş koyardı ağzına
 
 Sonra şunu anlattı:
 
 Bir gün Resulullah efendimiz ile hazret-i Ebu Bekir, birlikte iken yanlarına biri gelir.
 
 Ama hayâsızın tekidir.
 Resulullah efendimize hakaret eder.
 
 Peygamber efendimiz aleyhisselam sabreder.
 Hazret-i Ebu Bekir de önce susar.
 
 Ama sonra kızar, cevap verir adama.
 - Ey hayâsız! Utanmıyor musun? Allah’ın Resulüne hakaret ediyorsun, der.
 
 İşte o zaman Resulullah efendimiz ayrılır oradan.
 Sıddık hazretleri üzülür yaptığına.
 
 Koşar Efendimiz aleyhisselamın yanına.
 - Niçin ayrıldınız ya Resulallah?
 
 Buyurur ki:
 - Ey kardeşim! O bize hakaret ederken, melekler bizimleydi. Ve ona, "Sen öylesin" derlerdi. Ama sen sinirlenip cevap verince, melekler gitti. Şeytan geldi yerine.
 
 Hazret-i Sıddık üzülür.
 Hem öyle üzülür ki, o günden sonra "Taş" koyardı ağzına.
 
 Niye?
 Lüzumsuz konuşmasın diye.
 
 |