Bağdat Evliyasından Habib-i Rai hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün; 
- Kardeşlerim, biz bu dünyada imtihandayız, buyurdu. Her işimiz, her hareketimiz birer imtihandır. 
 
Ve ilave etti: 
- Bir talebe, imtihan kapısında nasıl heyecan duyarsa, mümin de hayatının her anında öyle heyecan duymalıdır. 
 
- Ya duymazsa efendim? dediler. 
 
- O zaman ahirette çok pişman olur, buyurdu. Mümin, her hareketinin bir imtihan olduğunu bilmeli ve ona göre amel etmelidir ki, âgâhlık da budur zaten. 
 
- Âgâhlık mı efendim? 
 
- Evet. Yani uyanıklık. Gafletten kurtulmak böyle olur ancak. 
 
Allah nasıl unutulur? 
 
Bir gün de sevdiklerine; 
- Kardeşlerim, ben bir şeyi hiç anlayamıyorum, buyurdu. 
 
- Neyi efendim? dediler. 
 
- "Allahü teâlâ" nasıl unutulur? Bunu aklım almıyor. Her an bizi gören, gözeten, bizi gördüren, konuşturan, işittiren "yüce Allah" nasıl unutulur? 
 
Şöyle devam etti: 
- Ama nefs unutturuyor işte. Hatta gaflete düşürüp günah bile işletiyor. Evet, biz melek değiliz. İnsanız ve günah işleriz. Ama bu, Rabbimizi unutmaktan kaynaklanıyor. 
 
- Onu unutmamak nasıl olur efendim? dediler. 
 
- Rabbimizin emir ve yasaklarına göre yaşamakla, buyurdu. Her işini İslamiyet’e göre yapmaya çalışan kimse, ister istemez Allahü teâlâyı hatırlar. 
 
Zikir, budur işte 
 
Ve ekledi: 
- Halis mümin, her işini yaparken; "Ben bu işi nasıl yaparsam Rabbim benden razı olur?" diye düşünür. Böylece her işte Allah’ı hatırlar. Bu da "Zikir"dir işte. 
 
Şöyle bitirdi: 
- "Zikir", hatırlamak demektir zaten. 
 
Cennette kavuşacağız 
 
Bir gün de; 
- Dünyada her şey fanidir, buyurdu. Buradaki nimetlerin aslına Cennette kavuşacağız. 
 
Ve ilave etti: 
- Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”; "Her namazdan sonra onbir ihlas okuyan, Cennete dilediği kapıdan girecektir" buyurdu.
   |