Büyük Velilerden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün namazın faziletinden sordular. 
 
Cevabında; 
- Namazın hakikatını anlamış olan kâmil bir zat, namaza durunca, sanki bu dünyadan çıkıp ahiret hayatına girer ve ahirete mahsus olan nimetlerden bir şeylere kavuşur, buyurdu. 
 
Ve devam etti: 
- Namaz, müminin miracıdır. Bu nimet, yalnız bu ümmete mahsustur ve Peygamberlerine tâbi olmak sayesinde buna kavuşurlar. 
 
Ve daha izah etti: 
- Çünkü o büyük Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem”, Mirac gecesi dünyadan çıkıp, ahirete gitti. Cennete girdi ve Allahü teâlâyı görmekle şereflendi. 
 
Maksat, namaz kılmaktır 
 
Bir gün de namazdan bahsederken; 
- İyi biliniz ki, dünyada namazın rütbesi, derecesi, ahirette Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir, buyurdu. 
 
Ve bunu izah etti: 
- Yani bu dünyada insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zaman, namaz kıldığı zamandır. Ahirette en yakın olduğu da, rüyet, yani Allahü teâlâyı gördüğü zamandır. 
 
Şöyle devam etti: 
- Dünyadaki bütün ibadetler insanı namaz kılabilecek bir hale getirmek içindir. Asıl maksat, namaz kılmaktır. Sonsuz Cennet nimetlerine kavuşmak, ancak namaz kılmakla elde edilir. 
 
Amal-i saliha nedir? 
 
Bir gün de bazı sevdiklerine; 
- Kardeşlerim, Allahü teâlâ, birçok âyet-i kerimede, amal-i saliha işleyen müminlerin, Cennete gireceklerini bildiriyor, buyurdu. 
 
Sordular: 
- Amal-i salihadan maksat nedir efendim? 
- Amal-i saliha, İslam’ın beş rüknü, direğidir. İslam’ın bu beş temelini, bir kimse hakkı ile kusursuz yaparsa, Cehennemden kurtulması kuvvetle umulur. 
 
- Yani İslam’ın beş şartı mı efendim? 
- Evet. Bu ibadetler, insanı günahlardan ve çirkin şeyleri yapmaktan korur. Nitekim âyet-i kerimede mealen; (Kusursuz kılınan bir namaz, insanı pis, çirkin işleri işlemekten korur) buyuruluyor.
   |