Süfyan-ı Sevri hazretlerine “rahmetullahi aleyh” bir gün bazı sevdikleri; 
- Efendim, Peygamber efendimiz “aleyhisselam”, mealen; “Çok et yenen haneden, Rabbimiz nefret eder” buyurmuş. Burada kastedilen haneden murat nedir? diye sordular. 
 
Cevabında; 
- Bu ev, içinde gıybet yapılan hanedir, buyurdu. 
 
Bir gün de sevdiklerine; 
- Kardeşlerim, insanlar bir meydana toplansa ve bir kimse onlara; “Ey insanlar! İçinizde bugün akşama çıkacağını bilen var mı?” diye sorsa, buna doğru cevap verecek kimse çıkar mı? diye sordu. 
 
Dinleyenler; 
- Çıkmaz elbet efendim, dediler. 
 
Buyurdu ki: 
- Hâl böyle iken, aynı insanlara bu defa; “Peki içinizde ölüme hazır olan var mı?” diye sorulsa, yine cevap veren çıkmaz. Bu, size garip gelmiyor mu? 
 
Düşündürücü değil mi? 
 
Âh, yer yarılsa da… 
 
Bir gün de sevdiklerine; 
- Kardeşlerim, bir Müslüman, dinimizin her emrine uysa, ama gönlünde dünya sevgisi olsa, o kul, mahşer gününde çok mahcup hale düşer, buyurdu. 
 
Anlayamadılar: 
- Neden efendim? 
 
- Çünkü o kimse mahşer ehli arasından çıkarılır. Sonra bir melek, o kimseyi göstererek; “Ey insanlar! Bu, falan oğlu filandır ki, kalbinde dünya sevgisi vardır. Halbuki Hak teâlâ, halkettiği günden beri ona hiç kıymet vermemiş ve sevmemiştir!” diye nida eder. 
 
Ve ilave eder: 
- İşte ey ehl-i mahşer, Hak teâlânın sinek kanadı kadar sevmediği dünyayı, bu kişi, bir ömür boyu sevmiş ve kıymet vermiştir. 
 
O kimse, bu sözlerden öyle mahcup olur ki, 
- Âh, yer yarılsa da içine girsem, diye temenni eder.
   |