Ali bin Heyti hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün Irak’ın bir köyüne gitti ve bir evin önünde durup kapıyı çaldı.
Kapı açılınca;
- Kabul ederseniz size misafir geldim, buyurdu.
Ev sahibi tanımıyordu bu büyük Veli’yi.
Ama yine de;
- Buyurun, deyip içeri aldı.
HoÅŸbeÅŸten sonra pencereden bir tavuÄŸu göstererek;
- Åžu tavuÄŸu benim için keser misiniz, buyurdu.
Ev sahibi;
- Hayhay, dedi ve gidip kesti o tavuÄŸu.
Ne var kursağında?
Bu Veli zat da yanındaydı adamın.
- Bak bakalım, buyurdu. Ne var kursağında?
Adam bakınca hayrette dona kaldı.
Zira bir altın gerdanlık çıkmıştı içinden.
Ev halkı bunu öÄŸrenince büyük bir sevince gark oldular.
Meğer ev sahibinin kızınınmış bu gerdanlık.
Bir gün evvel kaybetmiÅŸ.
Beyi de çok kızıp;
- Bu gerdanlığı bul, yoksa seni öldürürüm demiÅŸ bu kadıncağıza.
Çok arayıp, bulamayınca, adam öldürmeye iyice karar vermiÅŸ.
Ama ÅŸimdi bulununca kadın ölümden kurtulmuÅŸ.
Sevinmeleri bunun içinmiÅŸ.
Büyük Veli onlara;
- Bu durumu Hak teâlâ bana bildirdi. Sizi bu felaketten kurtarmak için acele yola çıkıp yetiÅŸtim, buyurdu.
Ve ayrıldı.
Ahirette kurtulmak için
Bir gün de sevdiklerine;
- Siz, ahiret sıkıntılarından kurtulmak ister misiniz? diye sordu.
- Elbette isteriz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Öyleyse Allah’ın kullarını dünya sıkıntılarından kurtarın ki, Allahü teâlâ da sizi ahiret sıkıntılarından kurtarsın.
|