Ömer bin Abdülaziz hazretleri “rahmetullahi aleyh”, vefat edince, akrabası taziye için hanımına geldiler.
Sabır tavsiye ettikten sonra;
- Bize, zevcin Ömer’den biraz bahset, dediler.
Åžöyle anlattı:
- O, gece ve gündüz ibadet yapıyordu hep.
Allahü teâlâdan çok korkuyordu.
Bir ömrünü kulların hizmetine vakfetmiÅŸti.
Allahü teâlâdan hayâ eder ve Onun korkusundan her gece aÄŸlardı.
Öyle ki, iki gözü ÅŸiÅŸerdi aÄŸlamaktan.
Sonunda bir âh eder ve bayılıp yere düÅŸerdi.
Niçin çok aÄŸlıyorsun?
Bir gece, yine iki rekat namaz kılıp, elleri çenesinde tefekküre daldı.
Göz yaÅŸları, sel olup aktı yanaklarından.
Fecir sökene kadar devamlı aÄŸladı.
Kendisine;
- Ne oldu ki bu gece çok aÄŸlıyorsun? diye sordum.
Cevaben;
- Bu milletin, zenginine fakirine sultanlık yapıyorum. Åžu memleketin dört bir yanında yaÅŸayan nice dertli, kederli ve nice biçare insanların hesapları, hep bana sorulacak, buyurdu.
Ve ekledi:
- İşte “Bu hesabın altından ya kalkamazsam” diye düÅŸündüm de kederimden aÄŸlıyorum hanım.
Peygamber sevgisi
Bir gün, sevdiÄŸi insanlara;
- Müslüman, Sevgili Peygamberimizi “aleyhisselam” canından bile çok sever, buyurdu.
- KeÅŸke biz de öyle olabilsek efendim, dediler.
- İnşallah nasib olur.
- İnşallah efendim, dua edin.
- Eshab-ı kiramın aleyhimürrıdvan hepsi böyleydi mesela. Canlarından, mallarından, evlatlarından daha çok severlerdi Onu. Harplerde seve seve ölüme atılırlardı Onun uÄŸrunda.
|