Cafer-i Sadık hazretlerine “kuddise sirruh” abdestten sordular bir gün.
Åžunu nakletti onlara:
Peygamber efendimiz “aleyhisselam”, bir hadis-i ÅŸerifinde; (MahÅŸer karanlığında, ümmetimin aldığı abdestler sayesinde yüzleri, elleri ve ayakları çok nurlu olup etrafını aydınlatır. BaÅŸkaları onları böyle görünce; KeÅŸke biz de bu ümmetten olsaydık derler) buyuruyor.
Åžöyle devam etti:
- Abdest, eski ümmetlerde de vardı. Nitekim eski Peygamberlerin “aleyhimüsselam” kitaplarında da; (Bir kimse bir ÅŸeyden korkarsa, hemen abdest alsın. Abdest sayesinde o ÅŸeyin zararından korunur) yazıyor.
Rahibin kapısını çaldı
Cafer-i Sadık hazretleri “rahmetullahi aleyh” bir yere gidiyordu.
Bir rahibin evini görünce durdu.
Kendi kendine;
“Åžu rahibi dine davet edeyim. Nasibi varsa iman eder” dedi.
Ve yürüdü eve doÄŸru.
Yaklaşıp çaldı kapısını.
Kapı açıldı, ama rahip yoktu ortalarda.
Biraz bekledi.
Bir kaç dakika sonra rahip gelip;
- Sizi beklettim, dedi. Özür dilerim. İçeri buyurun.
Niçin geciktiniz?
Hazret-i İmam içeri geçip sordu:
- Hayırdır, niçin geciktiniz?
- Pencereden sizi gördüm. Heybetinizden korku geldi kalbime ve doÄŸruca abdest almaya gittim.
- Neden abdest aldınız?
- Tevrat’ta okumuÅŸtum: (Ne zaman bir ÅŸeyden korkarsanız, hemen abdest alın. O abdest sayesinde zarar görmezsiniz) yazıyordu.
Hazret-i İmam, kendisini İslam’a çağırdı.
Rahip itiraz etmedi.
Kelime-i ÅŸehadeti getirip Müslüman oldu.
Bir abdest sebebiyle kurtuldu Cehennemden.
|