Rabia-i Adviyye “rahmetullahi aleyha” hazretlerine uzaktan bir misafir gelmiÅŸti.
Bir parça eti vardı, onu koydu tencereye.
Altını yakmadan geldi misafirin yanına.
O, et piÅŸiyor zannediyordu.
Nihayet akÅŸam oldu.
Namazları kıldılar.
Hem kendi oruçluydu, hem de hanım misafiri.
İftar için hazırlık yaparken hatırladı ocağı yakmadığını.
Misafire;
- Et pişirecektim, ama ocağı yakmayı unutmuşum, dedi.
Ardından;
- Neyse kuru ekmek ve su ile iftar ederiz, dedi. Kusura bakma.
Et kokusu sardı evi
Su ve ekmek getirmeye giderken, leziz et kokusu sardı evi.
Merak etti.
Koku, tencereden geliyordu.
Açıp baktığında, tenceredeki etin ateÅŸsiz piÅŸtiÄŸini gördü.
Getirip koydu ortaya.
Misafir bir lokma alınca;
- Ben hayatımda böyle lezzetli yemek yemedim, dedi.
Ve sordu hemen:
- Hani sen et pişmedi demiştin. Bu nasıl oldu?
Buyurdu ki:
- Kul ibadetini unutmazsa, onu da unutmaz, iÅŸini hallederler.
Sıkıntıdan kurtulmak için
Bu hanıma, bir gün;
- Dünya sıkıntılarından kurtulmanın ilacı nedir efendim? diye sordular.
- Ölümü düÅŸünmektir, buyurdu.
- Kalbden dünya sevgisini çıkartmanın yolu nedir efendim?
- Allah dostlarının hayatlarını okumaktır. O büyüklerin menkıbelerini okumak, ihlasını arttırır kiÅŸinin.
- Kalbden dünya sevgisi çıkınca ne olur efendim?
- Yerine Allah sevgisi dolar.
|