Muhammed Bakır hazretleri “rahmetullahi aleyh”, sahabe-i kiramdan Cabir bin Abdullah’ı “radıyallahü anh” görmeye gitti bir gün.
Ancak bu sahabinin gözleri görmüyordu.
Selamını aldı ve;
- Sen kimsin? diye sordu.
- Muhammed bin Ali bin Hüseyin’im, dedi.
- Ey Resulullah efendimizin torunu, yanıma gel! buyurdu.
Muhabbetle müsafeha etti.
Ona selamımı söyle!
Sonra da;
- Resulullah efendimiz “aleyhisselam” bir gün bana; (Sen, benim oÄŸullarımdan biriyle görüÅŸünceye kadar yaÅŸarsın. O, Muhammed bin Ali bin Hüseyin’dir. Hak teâlâ ona nur ve hidayet verecek. Sen onu gördüÄŸünde, benim selamımı söyle) buyurmuÅŸtu.
Böylece ulaÅŸtırdı ona Resulullahın selamını.
Fazla zaman geçmeden, vefat etti.
Keramet sahibiydi
Muhammed Bakır hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” bir talebesi anlatıyor:
Mekke’den, Medine’ye gitmiÅŸtim bir gece.
Üstadımı görecektim.
Ama sabah olmamıştı henüz.
Gece yarısı geldim kapı önüne.
Fakat kapıyı vurmak için tereddüt ettim
Kendi kendime;
“Åžimdi çok erken, rahatsız etmeyeyim” dedim.
Ve sabaha kadar bir yerde beklemeye karar verdim.
Tam kapıdan ayrılıyordum ki, hocamın sesini duydum içerden,
Hizmetçisine;
- Kalk hele, dışarıda biri var. Hemen içeri al ki, hava soÄŸuk ve yağışlı, diyordu.
Sonra kapı açıldı.
İçeri girip hürmetle öptüm elini.
Yanına oturdum.
Onun yanında, her şeyi unutuyor, Cennette hissediyordum kendimi.
|