Ana Sayfa >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > A > Abdülehad Serhendi > Bir duası ile
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Bir duası ile

Bir kadı var idi ki Abdurrahman isminde,
Çok kadılık yapmıştı Kudüs ve Kahire'de.

Evi de, Abdülehad Efendi dergahının,
Bitişiğinde olup, aşığıydı bu zatın.

O, bir gün heyecanla gelerek bu veliye,
Yalvardı (OÄŸlum için bir dua edin) diye.

Oğlu, taun derdine birden yakalanmıştı.
DiÄŸerleri hep ölmüÅŸ, tek bu oÄŸlu kalmıştı.

Cevaben buyurdu ki: (Ben, aciz bir kimseyim.
Onun kurtulmasına, yok elimde bir şeyim.)

Sonra geçti içeri, iki rekat bir namaz.
Kılıp, Hak teâlâya eyledi dua, niyaz.

Sonra kalkıp dedi ki: (Oğlunuz buldu sıhhat.
Evinde, elbiseyle dolaşıyor şu saat.)

Ayrılıp, sevinerek evine geldi kadı.
Gördü ki, hakikaten sıhhat bulmuÅŸ evladı.

Yine bu veli zatın vardı bir talebesi,
Çok idi üstadına baÄŸlılığı, sevgisi.

Bu talebe, zamanla ederek sa'y-ü gayret,
Çalışıp, kadılığa yükseldi en nihayet.

Sonra tayin olundu bir yere kadı diye.
O yere gitmek için, gidip bindi gemiye.

Az sonra bir fırtına, bir rüzgar bindirerek,
Parçalandı gemide ne varsa yelken, direk.

Ediyorken her kiÅŸi ah-ü figan ve feryat,
YetiÅŸti o sırada hazret-i Abdülehad.

Yolculara görünüp, buyurdu: (Ey insanlar!
Niçin bağırırsınız, ne bu feryat figanlar?

Deniz de bir mahluktur, yapar emredileni.
Kurtarır Hak teâlâ elbet Allah diyeni.)

Sonra nida etti ki: (Ey fırtına, ey rüzgar!
Hemen sakin olun ki, kurtulsun bu insanlar.)

O, Allah'a sığınıp edince böyle niyaz,
Deniz, sakinleÅŸti ve insanlar oldu halas.

Bir gün de vezirlerden birisi, bu veliye,
Bir kese altın alıp, etti ona hediye.

Daha sonra oturup, dinledi sohbetini.
Lakin ÅŸöyle düÅŸünüp, çok beÄŸendi kendini:

Bu kadar çok kıymetli, hem bu kadar çok fazla,
Hediyeyi, hiç kimse kimseye vermez asla.

Böyle düÅŸündüÄŸünü anlayıp o veli zat,
Sohbetini keserek, vezire döndü bizzat.

Buyurdu ki: (Ey vezir, getirdiğin bu altın,
İle minnet etmeye kalkışma bize sakın.

Toprak ile farksızdır bizce bunlar, tamam mı?)
Der demez toprak oldu altınların tamamı.

Vezir, düÅŸündüÄŸüne utandı, oldu tuhaf.
Huzuruna giderek, yalvarıp diledi af.


Önce sevmezdi, ama...

Körükçüzade diye, vardı ki âlim bir zat,
Bu veliye, soÄŸukluk duyuyordu o bizzat.

Her gün, Süleymaniye camiinde ders ve vaaz,
Edip, İslamiyet’i ediyordu halka arz.

Lakin onun hakkında, hakikate mugayir,
Kelamlar ediyordu kötülüÄŸüne dair.

Abdülehad Nuri’nin talebeleri ise,
Bunları iÅŸiterek, düÅŸerlerdi yeise.

Onun bu sözlerinden rahatsız olup gayet,
Onu, hocalarına eyleyince şikayet,

Buyurdu: (Evlatlarım, sabrediniz az daha.
Onun bu düÅŸmanlığı, dönüÅŸecek dostluÄŸa.)

Fazla zaman geçmemiÅŸ idi ki, bu veli zat,
Dergahta, talebeye ediyorken nasihat,

Buyurdu: (Biraz sonra, Körükçüzade Hoca,
Bu dergahtan içeri girecektir doÄŸruca.)

İnanamıyorlardı talebeler buna hiç.
Herbirinin kalbini, sardı büyük bir sevinç.

Onun dediÄŸi gibi, hakikaten az sonra,
Körükçüzade Hoca gelip girdi huzura.

Bu büyük evliyanın eline sarılarak,
Hürmet ile öptü ve aÄŸladı hıçkırarak.

Ona buyurdular ki: (Malumumdur rüyanız.
Åžimdi lütfen söyleyin ne ise muradınız.)

Körükçüzade ise, arz etti ki ona ilk:
(Efendim, kırk senedir yaparım müderrislik.

Bunca yıl, camilerde ederek her gün vaaz,
Resulün sünnetini hep eyledim halka arz.

Lakin Resulullahın mübarek nur cemali,
Görünmedi rüyada, dert ettim ben bu hali.

Her gün onun dinine hizmet eyledim de hep,
Ne için bu ÅŸereften mahrum oldum ben acep?

Åžeklinde düÅŸünerek yattığımda dün gece,
Gayet ruhaniyetli rüya gördüm ÅŸöylece.

Bana nida etti ki rüyada bir münadi:
Kalk da, Abdülehad'ın dergahına git haydi!

Bu derdimin ilacı sizde imiş efendim.
Bir himmet buyurun da, hallolsun iÅŸbu derdim.)

Abdülehad Efendi eÄŸilip biraz ona,
Bir şeyler fısıldadı gizlice kulağına.

Buna, Körükçüzade sevinmiÅŸti begayet.
Gitti ve ertesi gün yeniden etti avdet.

Dedi ki: (Ey efendim, sevinçliyim bir nice.
Zira bu devlet ile ÅŸereflendim bu gece.

Kırk yıldır bu şerefe ermemişken maalesef,
Sizin himmetinizle bugün oldum müÅŸerref)

SoÄŸukluÄŸun yerine sevgi doldu o kalbe.
Hatta o günden sonra, oldu ona talebe.


Saymazsan bitmez

Mahmud Efendi diye vardı bir talebesi.
Pek çoktu bu veliye baÄŸlılığı, sevgisi.

Geldi Mahmud Efendi, hanım ve çocuÄŸuyla,
Bir ev kiralayarak, yerleşti İstanbul'a.

Abdülehad Efendi, bu Mahmud Efendi'ye,
O zamanlar üç akçe vererek harçlık diye,

Buyurdu ki: (Saymazsan, daha ziyadeleÅŸir.
Hatta ölene kadar, bu, size kâfi gelir.)

Mahmud Efendi der ki: (Aldım o üç akçeyi.
Onları kullanırdım almak için herÅŸeyi.

Üstadımın emriyle, onları hiç saymadım.
Yedi sene, onlarla geçimimi saÄŸladım.

Lakin sayma arzusu olurdu bende fazla.
Yine de sabrederek, saymazdım onu asla.

Fakat bir gün, bu arzu bana galip gelerek,
Saydım o akçeleri, nefsime yenilerek.

BeÅŸyüz akçe idi ki, azaldı gün geçtikçe.
Ve birkaç gün geçmeden, kalmadı tek bir akçe.)

Bir de Ali Efendi vardı ki talebeden,
Bu zat, Kastamonu'da otururdu evvelden.

Kendisi anlatır ki: (Zuhur etti bir işim.
Bunun için bir sene, İstanbul'a gitmiÅŸtim.

Abdülehad Efendi, o zamanlar Bayezid,
Cami-i ÅŸerifinde ders verirmiÅŸ çok vakit.

ÖÄŸrenince vaazını Bayezid camiinde,
Gittim ki, görüÅŸeyim büyük merak içinde.

Vaazını dinleyince, duygulandım begayet.
Kalbimde, ona karşı duydum büyük muhabbet.

Elini öpüyordu cemaat bu kiÅŸinin.
Ben de girdim sıraya, elini öpmek için.

Dikkatimi bir husus çekmiÅŸti ki o günü,
Kapalı tutuyordu, açmıyordu gözünü.

El öpüp, bir rüyamı söylemeden ben daha,
Dedi: (Ali Efendi, bekliyorum dergaha.)

İsmimle hitab etti, daha çok ettim hayret.
Üç gün sonra, dergaha gidip ettim ziyaret.

Elini öpmek için vardığımda yanına,
Gözü kapalı idi, bakmadı yine bana.

Velakin buyurdu ki: (Ne için geç kaldınız?
Åžöyle deÄŸil mi idi o geceki rüyanız?

Tabiri ÅŸöyledir ki: Geçince yirmi sene,
Temelli gelirsiniz İstanbul beldesine.

O zaman Üsküdar’da ikamet eyleyiniz.
Zira o topraklarda olur sizin yeriniz.)

Aradan yirmi sene geçince hakikaten,
Taşındık İstanbul'a, hiç niyette yok iken.

İstanbul yakasında mekan tuttuk hakikat.
Bunu, yirmi yıl önce demiÅŸti bize o zat.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
5.11.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanlarýn istifadesi için hazýrlanmýþtýr. Orjinaline sadýk kalmak þartýyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediði gibi alýp istifade edebilir.

Hosted by Ýhlas Net
Ziyaretçi Sayýsý