Abdülmecid Åžirvani, o Resulün neslinden.
İstifade ederdi insanlar kendisinden.
O bir gün buyurdu ki: (Manasını Kur’anın,
Yalnız Peygamberimiz anlamıştır bihakkın.
Ve onu, zaman zaman, hadis-i ÅŸeriflerle,
Tam ve doÄŸru olarak bildirmiÅŸtir bizlere.
Yani Resulullahtır tam hakiki müfessir.
Ve tefsir kitabı da, Onun hadisleridir.
İslam âlimlerimiz, çalışıp didinerek,
İstirahatlerini her gün feda ederek,
İşte bu hadisleri toplayıp bir araya,
Tefsir kitaplarını koymuşlardır ortaya.
Ancak, bu tefsirleri anlayabilmek için,
Otuz yıl, çalışması lazımdır bir kiÅŸinin.
(Yirmi ana ilim)le, bunlara bağlı olan,
(Seksen ilmi) öÄŸrenmek lazımdır en azından.
Zira var ki bir kısım arabi kelimeler,
Her ilimde, ayrı bir manayı bildirirler.
Yani fıkıh ilminde, başka manaya gelir.
Tefsirde, daha baÅŸka manaya gelebilir.
Yine aynı kelime, aldığı bir edat'a,
Göre, baÅŸka manalar bildirebilir hatta.
Bu geniÅŸ ilimleri bilmeyen bir kiÅŸinin,
Tercümesi, tam doÄŸru olamaz bunun için.
Çünkü tefsir, bir miktar arabi okumakla,
Olmaz hiç, çala kalem yazmakla, anlatmakla.
Tefsir, ehli olanın kalbine doğan (Nur)dur.
Tefsir kitapları da, onun anahtarıdır.
Tefsir ile ilgili (seksen ilmi) bilenler,
Tefsir kitaplarını okuyup birer birer,
Kur’anın manasını, iyi anlamışlardır.
Ve bu babta, binlerce kitaplar yazmışlardır.
Bunlar, ya arabidir, yahut da osmanlıca.
Bunları okumak da, ilim ister ayrıca.
Åžimdi yeni yazılan var ki Türkçe tefsirler,
Okuyanı, yazanın fikrine esir eder.
Çünkü bu tefsirlerde, ÅŸahsi fikirler vardır.
Bu yüzden, fayda deÄŸil, zararlı olmaktadır.
Hele İslam düÅŸmanı, münafık bir kiÅŸinin,
Kur’anın manasını gizlice bozmak için,
Yazdığı tercümeler, adeta bir zehirdir.
Okuyan genç zihinler, mutlaka zehirlenir.
Zaten İslamiyet’i öÄŸrenebilmek için,
Tefsir okumasına lüzum yok bir kiÅŸinin.
Çünkü yanlış anlamak veyahut ÅŸüphe etmek,
İmanı giderir ki, çok dikkat etmek gerek.
İslam âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak,
Hakkında yazdıkları kitapları alarak,
Okumakla, Kur’anın manası anlaşılır.
Çünkü bunlar, Kur’andan alınıp yazılmıştır.)
|